porridge oor Turks

porridge

/ˈpɒɹɪdʒ/ naamwoord

A type of thick soup or stew, especially thickened with barley.

Vertalings in die woordeboek Engels - Turks

lapa

naamwoord

hot / cooked cereal

Please bring me porridge.
Bana lapa getirin lütfen.

yulaf lapası

A hot breakfast cereal dish made from oatmeal, milk and, or water heated and stirred until thick.

You haven't had enough porridge this morning to talk like that.
Böyle konuşacak kadar yulaf lapası yemedin bu sabah.

bulamaç

mama · Yulaf lapası · yulaf ezmesi

voorbeelde

The poor ones desire an unending supply of turnips or porridge.
Fakir olanlar bitmek bilmeyen bir turp ve lapa arzusu içinde.

A Iot of idiots you are...... selling your birthright for a saucer of cold porridge
Ne kadar budalasınız...... doğal hakkınızı bir çanak soğuk çorbayla değiştirmekle

The following dishes are viewed as being specific breakfast dishes but they can also be found at any other moment of the day: Chok – a rice porridge commonly eaten in Thailand for breakfast.
Aşağıdaki yemekler özellikle kahvaltılık olarak bilinmekle birlikte günün her saatinde yenilebilir:: Chok - Tayland'da tipik olarak kahvaltıda yenilen bir çeşit pirinç lapası.

To my wife he said to make me porridge.
Karımın bana yulaf lapası yapmasını söyledi.

Some pine nut porridge.
Yulaf lapası.

Dawn had come, but not the porridge Garth brought him every morn to break his fast.
Şafak gelmişti ama Garth’ın her sabah getirdiği yulaf lapası gelmemişti.

He could have turned us to porridge.
İsteseydi bizi lapaya çevirirdi.

In the Den even prisoners ate porridge in the morning.
İn’de, sabahları tutsaklar bile yulaf lapası yerdi.

I don't have to eat porridge every day.
Artık her gün lapa yemem gerekmiyor.

My family will have fish porridge tonight!
Aileme bu gece balık püresi gidecek

They pissed in the porridge
Lapanın içine sıçmışlar

I've to check the porridge.
Balıkları kontrol etmeliyim

I brought porridge.
Lapa getirdim.

Well, it's just porridge, right?
Alt tarafı lapa yemiş, değil mi?

They're being fed rice porridge.
İyi besleniyorlar.

And then in a few weeks, it becomes porridge.
Son birkaç hafta içinde, tozlar yulaf lapası oluyorlar.

I don't want rice porridge!
Pirinç lapası istemiyorum!

I put the poison in the porridge.
Zehri yemeğine koyarım artık.

I've ordered you porridge with blackstrap molasses for your breakfast.
Sana kahvaltıda yulaf ezmesi ve şeker pekmezi ısmarladım.

It's like professor Cracowiack's porridge recipe...
Profesör Cracowiack'ın lapa tarifi gibi...

I like this version the best, because some of the boys are older and some are younger, and to me, this one, like Goldilocks's porridge, is just right.
Ben en çok bu versiyonu seviyorum, çünkü bazı çocuklar daha büyük, bazıları daha küçük ve bana göre bu tıpkı Goldilocks'un yulaf lapası gibi, tam olması gerektiği gibi.

You'll get plenty of porridge in your tummy.
Yulaf ezmesiyle doyuracağım seni.

It's fish porridge.
Balık güveci.

“I told you to finish your porridge!”
“Sana yulafını bitirmeni söyledim!”

Eat porridge first.
Önce yulaf lapasını ye.