patata oor Turks

patata

/pa'tata/, /paˈtata/ naamwoord vroulike

Tubérculo, Solanum tuberosum, frecuentemente consumido cono fécula, particularmente en América y Europa.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

patates

naamwoord

Tubérculo, Solanum tuberosum, frecuentemente consumido cono fécula, particularmente en América y Europa.

Preferiría pelar patatas con un pelador de patatas que con un cuchillo normal.
Patatesleri sıradan bir bıçak yerine patates soyacağı ile soymayı tercih ederim.

yerelması

Fue allí sin dinero, ni pastel de patata.
Oraya giderken yanında hiç parası yoktu, ne de yerelması böreği.

yerkök

yeryumru

Soortgelyke frases

patatas fritas
kızartma · patates kızartması

puré de patatas
patates ezmesi · patates püresi

escarabajo de la patata
patates böceği

ensalada de patata
patates salatası

voorbeelde

Hasta hizo desaparecer mis patatas fritas.
Kızartmalarımı bile yok etti!

Luke, más patatas por aquí.
Luke, biraz daha cips alalım.

La vida de una persona vale mas unas patatas!
İnsanın hayatı patateslerden daha fazla değerlidir!

Ela y yo estábamos discutiendo lo que podíamos hacer si las patatas fracasaban, y me dijo..., no, explícalo tú, Ela.
“Patatesler başarısız olursa ne yapacağımızı tartışıyorduk, Ela ve ben ve Ela bana dedi ki...

La misma historia se repitió cuando, siguiendo las instrucciones del comité, fue por un saco de patatas.
Komitenin emriyle bir çuval patates almaya gittiğinde de aynı şey oldu.

¿Qué tipo de asesinado ritual... dirías que incluye un pelador de patatas?
Ne tür törensel bir cinayetin sebze soyucuyla işlendiğini söyleyebilirsiniz?

Estoy de acuerdo con que los eslogan son cursis, pero firmaste el compromiso de las patatas.
Sloganlarının klişe olduğunu biliyorum ama patates sözleşmesi imzaladın.

Los prados se agostaban, pero la patata florecía.
Çayırlar gitgide kararıyor, fakat patatesler çiçekleniyordu.

Nos queda grasa sólo para un día, harina para dos y diez patatas
Yağ bugün bitecek, iki günlük un ve on tane patatesimiz kaldı

Después añadió en inglés, para que se enteraran los europeos de la mesa contigua: —Estoy harto de patatas hervidas.
"Sonra yan masada otu ran Avru palı grubun anlaması için İngilizce e kledi : ""Haşlama patatesten bıktım usandım !"

No pudo verlo con las patatas delante
Patates cipsleri arasindan Onu göremezdi

Yo tengo ocho patatas.
Sekiz patatesim var.

Yo tomaré un filete de lobo y patatas.
Kurt bifteği ve patates alacağım.

Me resvalé al tirar, caí sobre un pelador de patatas.
Ona takılıp patates soyacağının üstüne düştüm.

Quiero una hamburguesa con queso y patatas, por favor.
Biberli çizgurger ve patates kızartması istiyorum, lütfen.

Saco de Patatas, deja en paz a mi cliente.
Yağ tulumu, müvekkilimi rahat bırak.

¿Por qué no edificas unas malditas patatas fritas?
Biraz da kızartma yapmak için bina etmeye ne dersin?

¿Quieres más patatas?
Biraz daha patates ister misin?

Bistec y patatas fritas.
Biftek ve patates kızartması!

Esta noche, pipí y las patatas.
Bu akşam, çiş ve patates var.

¿Tengo que comer patatas?
Patates yemek zorunda mıyım?

¿Quién quiere más patatas?
Kim biraz daha patates istiyor?

Estas patatas estan tan buenas.
Patatesler çok güzelmiş.

¿Las hamburguesas no suelen ir con patatas fritas?
Burgerin yanında patates kızartması da gelmez mi?

La phenolphthaleina se vuelve rosa con la presencia de patatas.
Fenolftalein, patateslerin varlığında, pembeye döner.