falloir oor Turks

falloir

/fa.lwaʁ/ werkwoord

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

-malı

werkwoord

-meli

werkwoord

gerekmek

werkwoord

Combien nous faut-il encore avancer ?
Daha ne kadar gitmemiz gerekiyor?

gereksinmek · gerektirmek · gereksinim duymak · gereksinimi olmak · ihtiyacı olmak · ihtiyaç duymak · lazım olmak · muhtaç olmak

Soortgelyke frases

faille transformante
Transform Fay

il faut battre le fer pendant qu’il est chaud
demir tavında dövülür · demiri tavında dövmeli

faille
eksik · fay · gedik · hata · hata · gedik · zayıf nokta · kusur · zayıf nokta

faille de sécurité
güvenlik açığı · güvenlik boşluğu

il me faut de la dentifrice
diş macununa ihtiyacım var

il me faut du papier hygiénique
tuvalet kağıdına ihtiyacım var

il me faut du shampooing
şampuana ihtiyacım var

Il faut sauver le soldat Ryan
Er Ryan’ı Kurtarmak

Faille nord-anatolienne
Kuzey Anadolu Fay Hattı

voorbeelde

Mais si vous dites qu'ils ont été séparés car aucune famille ne pouvait l'accueillir, il va vous falloir en trouver une.
Ancak ayrılma sebeplerinin burada kızı konuk edecek bir aile olmadığını söylüyorsanız bu durumda onun için bulmak zorunda kalacaksınız.

Il va nous falloir des armes.
Silah gerekl i

Il va m'en falloir.
Canım cidden abur cubur istiyor.

Il va vous falloir un plus gros bâton.
Eğer buysa daha büyük bir cezaya ihtiyacın olacak ihtiyar.

Mais il doit falloir dépenser pour gagner.
Ama sanırım para kazanmak için para harcamak zorundasın.

Ouais il va falloir du temps pour que tout se mettent en place.
Buna alışman biraz zaman alacak.

Il va falloir que tu décides ce que tu veux garder.
Hangisini istediğini seçmen gerekecek.

On veut que tu le revoies, mais il va falloir nous parler.
Biz de ona geri dönmeni istiyoruz, ama bize bildiklerini anlatmalısın.

En revanche, il va falloir bosser tes entretiens, t'as été nul.
Ama iş görüşmesinde berbatsın.

Il va falloir sauter!
Atla hemen!

— Il va falloir que vous passiez au poste, monsieur.
“Karakola gitmeniz gerekecek efendim.”

Pour garder Sona, il va nous falloir du monde.
Sona'yı yöneteceksek, daha fazla adama ihtiyacımız var.

Va falloir que tu changes, mon joli.
Lakin değişmek zorundasın dostum.

Va falloir remettre de l' ordre avant le retour de madame
Hanım gelmeden önce biraz temizlik yapmamız gerekecek

Il va me falloir une très bonne raison pour ne pas te tirer dessus dans les 20 secondes qui suivent.
Yirmi saniye içinde seni vurmamam için bir neden lazım.

Bon, il va falloir qu' on répare ce comptoir, et je veux des livres partout
Bu rafları yeniden düzenlememiz gerekiyor, ve her yerde kitaplar olsun istiyorum

Il va falloir que vous m'aidiez à tenir sa promesse.
Bones'un o çocuğa verdiği sözü tutmamda yardımına ihtiyacım olacak.

Je pense qu'il va falloir qu'on remette le couvercle sur la boite de Pandor.
Bence bu konuyu kapatmalıyız.

ll va falloir trouver quelqu'un d'autre.
Başka bir oyuncu bulman gerekecek.

Va falloir que j'attende 6 mois de plus.
Bir altı ay daha beklemek zorundayım.

Ecoute, il va falloir qu'on s'explique un peu... avant d'aller plus loin...
Bak, işi ilerletmeden... birbirimizi anlamalıyız.

Il va falloir que je trouve quelqu'un pour finir le boulot je suppose.
İşi bitirmek için birini bulmam gerekecek sanırım.

Il va me falloir un milk-shake.
Bu akşam buzlu süt alacağım.

Va falloir que vous en passiez, des rames de métro.
Öyleyse başın büyük dertte dostum, hayatının geri kalanını bu metroda harcayacaksın.

Si je dois rester ici, il va falloir que je me bouge.
Eğer burada kalacaksam katkıda bulunmalıyım.