chip oor Turks

chip

Soortgelyke frases

Chip butty
Patso

System-on-a-chip
Yongada Sistem

voorbeelde

Jouw ontbrekende chip is bij haar geïmplanteerd.
Beynine senin kayıp çipin yerleştirilmiş.

Die was een paar jaar lang sneller dan Intels chips, iets wat Apple in humoristische advertenties uitbuitte.
Bunun birkaç yıllığına Intel çiplerinden hızlı olması, Apple’ın esprili reklamlarında belirttiği bir avantajdı.

Hij heeft haar chip.
Çipini almış.

Hey, Mam, Chip en ik gaan even naar het ziekenhuis.
Anne, Chip'le babamı görmeye hastaneye gidiyoruz.

Daar moet de chip naartoe.
Çip'in buraya gitmesi gerekiyor.

Hij levert chips tegen betaling en een telefoon met onbeperkt beltegoed.
Belli bir bedel ve sınırlı iletişime açık bir cep telefonu karşılığı onlara sim kart veriyor.

Wil je chips?
Cips ister misin?

Ik heb alleen slagroom en een halve zak chips.
Bende kremşanti ve yarım torba cips var.

Mag ik chips?
Fiş, lütfen.

Maïs chips?
Mısır cipsi?

De informatie op die chip is niet bruikbaar zonder het afspeelapparaat.
O çipteki bilgi, kayıt cihazı olmadan bir işe yaramaz.

Maar de chips stonden ervoor
Patates cipsleri arasindan Onu göremezdi

Omdat Schmidt weet dat ik elke verkochte chip een tag geef, zodat ik ze later kan traceren.
Çünkü Schmidt sattığım her çipe takip edebileyim diye bir eklenti taktığımı biliyor.

Chip beloofde me dat't nu zeker zo lang als een liedje zou duren.
Chip bu sefer şarkının sonuna kadar süreceğine söz verdi.

Ik heb hier mijn chip.
Burada bir yerde çipim vardı.

De chip... helpt ons apparaat dingen onder de grond te zien.
Bu yonga cihazımızın yeraltını görmesine yardımcı olacak.

Strip miners pakken geld of chips van onvoorzichtige toeristen.
Madenciler dikkatsiz turistlere görünmeden geride kalan para veya fişleri alır.

Er is nog # chip
Bir çip daha var

Cinder startte haar netlink op en zocht naar het signaal van Michelle Benoits ID-chip.
Cinder bir net bağlantısı kurdu ve Michelle Benoit’nın kimlik çipine uzanan sinyali takip etti.

Ik zal geen seperatisten onderhandelings chip worden.
Bir Ayrılıkçıyla pazarlık yapmayacağım.

Eet wat chips.
Biraz patates cipsi ye.

Er is nooit een chip geweest.
Hiç çip yerleştirmedik.

Micro-RFID chips werken als anti-diefstal chips in winkels. Ze zijn enkel kleiner, en blijven aan kledij, schoenen en haar kleven.
Mikro-RFID etiketleri alışveriş merkezlerindeki hırsızlık önleyici sistemlere benzerler. Lain çok daha küçüktürler, elbisenize, ayakkabınıza hatta saçınıza yapışırlar.

Wat heb je aan een chip als het niet kon voorkomen dat zij je vrouw vermoordde.
Eğer onun kendi karını öldürmene engel olamadıysa ne kadar iyidir ki?

We maakten een chip met alle bekende virussen erop.
Üzerinde şu ana kadar kaşfedilen bütün virüsleri barındıran bir çip yaptık.