doğru oor Bosnies

doğru

/doː'ɾu/ adjektief

Eğri veya kavisli olmayan; uzunluğu boyunca sabit bir doğrultusu olan.

Vertalings in die woordeboek Turks - Bosnies

prav

adjektief

Lilly, birinin senin için doğru insan olduğunu anladığında bunu kemiklerine kadar hissedersin.
Lili, kad znaš da je neko pravi za tebe, u kostima to osjećaš.

ispravan

adjektief

Dediğin gibi doğru şeyi yapmamaya mazeret bulmak kolay.
Kako si ti rekla, lako je naći izgovor da ne učiniš ispravnu stvar.

tačan

adjektief

Kızlar vaatleri sekse tercih eder derler, ama ben bunun doğru olduğuna inanmıyorum.
Kažu da bi devojke radije vezu nego seks, ali ja mislim da to nije tačno.

prava

naamwoord

Lilly, birinin senin için doğru insan olduğunu anladığında bunu kemiklerine kadar hissedersin.
Lili, kad znaš da je neko pravi za tebe, u kostima to osjećaš.

ravan

adjektief

Biri sana doğru sadece ellerini uzatır ya onun gibi.
Kao da bi netko mogao gurnuti ruku ravno kroz tebe.

Doğru

eienaam

Doğru (matematik)

Vertalings in die woordeboek Turks - Bosnies

Prava

Doğru (matematik)

Prava (geometrija)

Doğru zamanda doğru yerde olmak diye buna denir, ha?
Pravo mjesto u pravo vrijeme?

Soortgelyke frases

Doğru parçası
Duž

küçükten büyüğe doğru akıl yürütme
argumentum a maiori ad minus

büyükten küçüğe doğru akıl yürütme
argumentum a minori ad maius

Doğru akım
Istosmjerna struja

kişisel ve kurumsal gelişimin doğru adresi
Prava adresa za lični i korporativni razvoj

voorbeelde

Doğruyu söyle, Veronica.
Reci istinu Veronica.

Sonlara doğru kuvveti yine de yerindeydi ama, değil mi?
Nije imao mnogo snage na kraju doduse, jel ' tako?

Doğru oldu mu bu?
Je l'to točno?

Söylediklerin doğru Sameera.
Bila si u pravu.

Ama bunu... bu sefer doğru olanı yapmalıyız.
Kad bi bar ovo.. kad bi bar ovo upalilo.

Bakalım doğru anlamış mıyım?
Da vidim da li sam shvatio dobro

Doğru ama seni destekledim Sif.
Istina, ali ja sam te podrzao Sif.

Genelde hisleri doğrudur ama
Predosjećaj da ću ovdje biti siguran.

O şeyi havaya uçurmadan önce eve doğru yola çıkmış olacağız.
Oh, bićemo dobrano na našem putu kući prije nego što ispalimo tu stvar.

Kusura bakma ama bu doğru.
Žao mi je, ali to je istina.

Senin için doğru kişi olmadığım için Ben çok şanslı.
Sretan je što ja nisam pravi muškarac za tebe.

Doğru yoldayız.
Na dobrom smo putu.

Gideceksem, o seçimi doğru nedenlerle yapmak isterim.
Ako odem, želim da to bude... sa pravim razlogom.

Wade üzerine doğru geliyor.
Wade ide prema tebi!

Endişelenme, doğru harfleri söyledim.
Ne brini, to su prava slova.

Doğruyu söylüyor.
Govori istinu.

Bu doğru.
Istina je.

Lilly, birinin senin için doğru insan olduğunu anladığında bunu kemiklerine kadar hissedersin.
Lili, kad znaš da je neko pravi za tebe, u kostima to osjećaš.

Doğru olanı bulmuş.
Ona je našla pravu.

Umarım doğru olanı yaparsın.
I nadam se da si doneo pravi.

Ve ismini doğru heceledim.
I izgovaram ispravno tvoje ime.

Ayrıca, radar yankısının gücü bir geminin büyüklüğü ile doğru orantılıdır.
Uostalom, jacina eha sonara je jednaka velicini broda.

Doğru insanlarla tanışmak gibi.
Upoznavanje pravih ljudi, i takve stvari.

Bir peygamberin anavatanında saygı görmediği ne kadar doğru.
Istina je da proroka nikada ne prihvate u vlastitoj zemlji.

Bu gelişmenin zorunlu gerekliliğini kabul ediyoruz, fakat yine de doğuracağı vahim sonuçları doğru yorumlamalıyız.
Svesni smo imperativa potrebnih za ovaj razvoj, ali ne smemo da zanemarimo njegove teške posledice.