cargol oor Turks

cargol

naamwoord manlike

Vertalings in die woordeboek Katalaans - Turks

salyangoz

naamwoord

sümüklüböcek

naamwoord

vida

naamwoord

Paquet de cargols Phillips.
Bir paket yıldız başlı vida.

yılan

naamwoord

Vida

Paquet de cargols Phillips.
Bir paket yıldız başlı vida.

Soortgelyke frases

closca de cargol
salyangoz kabuğu · sümüklü böcek kabuğu

voorbeelde

Saphira, cargolada fora la tenda, va contestar: Tornar-ho a preguntar no canviarà la meva resposta.
"Çadırın dışında kıvrılmış yatan Saphira, ""Tekrar sorman cevabımı değiştirmeyecek,"" dedi."

—El mar continua dins d’aquest cargol, perquè és la seva Llegenda Personal.
"""Deniz her zaman bu kavkının içindedir, çünkü bu, onun Kişisel Menkıbesidir."

Les hèlixs α en forma d'espiral cargolada (coiled coil en anglès) són formes estables en les quals dues o més hèlixs s'enrotllen una al voltant de l'altra formant una estructura de “supercargol”.
Sarımlı sarım (İng. coiled coil) α sarmalları iki veya daha çok sarmalın birbiri etrafına sarılıp bir "süper sarım" oluşturduğu çok stabil yapılardır.

Vam baixar per tres escales de cargol de ferro forjat, negre, i vam arribar al Dotze Gris.
Dökme demirden yapılmış üç spiral merdivenden inerek Gri On İki’ye vardık.

Pensa en això: Els enginyers han analitzat dos tipus de closca, la bivalve (com la petxina) i l’espiral (en forma de cargol).
Şunu düşünün: Mühendisler şu iki deniz kabuğu şeklini inceledi: çift kabuklu (istiridye şeklinde) ve sarmal.

Puc cargolar-te els cigarrets, quan se t’acabin aquests del tub de cartó.
Şu hazır sigaraların tükendiğinde sana sigara sarabilirim.

—Liesel —va preguntar—, podries cargolar-me un cigarret?
“Liesel, ” dedi, “bana bir sigara sarabilir misin?

El cargol poma Pomacea cumingii porta el seu nom.
Boncuklu fildişi küpe ise Agar adını alır.

Deixin-me donar una altra volta de cargol.
Şimdi, işi bir adım daha öteye götürmeme izin verin.

La Rue ha rodolat cap a un costat, el seu cos s'ha cargolat al voltant de la llança.
Rue yan dönmüş, vücudu, mızrağın çevresinde bükülmüş halde yatıyor.

" Va a caminar una mica més ràpid? ", Va dir un peix a un cargol.
Bir salyangoz bir mezgit'" Eğer biraz daha hızlı yürümek mi? " Dedi.

En aquell moment estava molt ocupat intentant afluixar un cargol massa fort del motor.
O sıra motorumun sıkışmış bir vidasını gevşetmeye çabalıyordum.

Les últimes batalles l'han fet cargolar-se com una bola, gairebé incapaç de moure's o respirar.
"""Son savaşta neredeyse bir top gibi yerde büzülüp kıvrılmıştı, ne hareket edebilmiş, ne de nefes alabilmişti."""

Justament l'infant, com si li mosseguessin l'estómac, va cargolar-se de nou, amb un gemec dèbil.
Tam o sırada sanki karnından ısırılmış gibi, ince bir inlemeyle çocuk yeniden iki büklüm oluyordu.

S’havia assegut amb ella a la cambra de bany i li havia ensenyat a cargolar un cigarret.
Çamaşırlıkta onunla birlikte oturmuş ve sigara sarmayı öğretmişti.

Madame Sapphia Spanella em sortí a rebre a la porteria amb els ulls fora de les conques i cargolant-se les mans.
Madam Sapphia Spanella, gözleri dönmüş, elleri kenetlenmiş olarak beni holde karşıladı.

Però aquell ascensor és una cosa tronada i fosca que es mou com un cargol i fa pudor de llet rància.
O asansör, bir sümüklü böcek gibi hareket eden ve ekşimiş süt gibi kokan, karanlık ve gıcırtılı bir şeydi.

Sam i Eric eren uns salvatges com els altres; el Porquet era mort i el cargol de mar s’havia partit en mil bocins.
Eric’le Sam, ötekiler gibi vahşiydiler; Domuzcuk ölmüştü ve büyük şeytanminaresi parçalanıp toz olmuştu.

Després tragué una petaca i un llibret de paper de fumar i cargolà un cigarret.
Sonra tütün kesesiyle kâğıt paketini çıkarıp bir sigara sardı.

Però el teu cargol de mar ens ha obligat a venir.
Ama denizkabuğunun sesi bizi buraya çağırdı.”

Al principi no tenia masses diners, així que vaig anar a una ferreteria i vaig comprar un cargol de banc.
İlk başlarda fazla araştırma param yoktu, o yüzden hırdavat dükkanına gittim ve bir tane marangoz mengenesi aldım.

Pareu esment: ara s'ha apartat una mica, com si volgués cargolar una cigarreta... ¿Què podem fer per no donar-la-hi?
Bakın şu anda biraz uzaklaştı, sözde sigara sarıyor... Hele bir düşünün bakalım, nasıl engel olabiliriz ona?

A en Frodo la carreta li semblava més lenta que un cargol.
Frodo'ya, araba sanki bir kaplumbağadan daha yavaşmış gibi geliyordu.

Quan el nen va créixer, però, es va adonar que no tothom portava un cargol al melic, i encara menys d’or.
Fakat çocuk büyüdükçe herkesin göbek deliğinde birer vida bulunmadığını fark etmiş, hele bir de altın olsun.

Ell féu un gruny, tornà a obrir els ulls i es cargolà fins que hagué alliberat el seu braç esquerre de sota el seu cos.
İnledi, gözlerini açtı gene, sol kolunu gövdesinin altından kurtarana dek kıvrandı.