Le Parrain oor Turks

Le Parrain

Le Parrain (jeu vidéo)

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Baba

Le Parrain (roman)

Baba (roman)

Le parrain de la maffia fut tué par une pluie de tirs d'arme automatique.
Mafya babası makineli tüfek ateşi yağmurunda öldürüldü.

The Godfather: The Game

Le Parrain (jeu vidéo)

Soortgelyke frases

Le Parrain 3
Baba III

Le Parrain 2
Baba II

voorbeelde

Bon, Tina, voici ce que je suis prêt à t'offrir pour que tu refuses d'être le parrain.
Evet Tina, vaftiz babalığından vazgeçmen için sana şunları öneriyorum:

Il est aussi le parrain de deux des enfants de Quincy Jones.
Babası aynı zamanda müzik yapımcısıydı, Quincy Jones'un iki çocuğunun da vaftiz babasıdır.

Dans Le Parrain.
Baba filminden.

Tu sais comme dans Le Parrain, Sans la partie des coups de feu.
Baba filmindeki gibi. Vurma kısmı hariç tabii.

Tang Yunlong, le parrain du tournoi.
Tang Yunlong, müsabakaların sponsoru.

En 1936, le Parrain le plus puissant de la Pègre américaine est finalement jugé.
1936'da, Amerika'daki en güçlü mafya lideri en sonunda duruşmaya çıktı.

Puis ton argent est parti, et tu n' étais plus le parrain
Ve paran bitti, artık " Baba " değilsin

La propriété d'un certain Michael Russo, le parrain d'une petite mafia locale.
Sahibi Michael Russo adında küçük bir çete lideri.

Je vais être le parrain du fils de Connie.
Connie'nin bebeğinin vaftiz babası olacağım.

Discutable, Le Parrain II était un meilleur film, mais c'est une question de goût.
Belki de, Godfather II daha iyi bir filmdi ama bu zevk meselesi.

Pour le trouver il faut chercher le parrain.
O'nu bulmak için önce onun babasını bulmalıyız.

Et que tu sois le parrain-mari de Sharon.
Sharon'ın vaftiz kocası olduğun için çok mutluyum.

Mais vous étiez le parrain et le gérant de cette loi.
Ama başsponsor ve yönetici sizdiniz.

Pour ainsi dire, c'est le parrain de la science des récifs coralliens.
Nereden bakarsanız bakın, mercan resif biliminin babası.

Je préférais quand c'était toi, le parrain.
Destekçi sen olduğunda bunu daha çok sevmiştim.

Le parrain a été pendu haut et court.
Şefleri infaz edilip çürümeye bırakılmış.

C' était vrai, Le Parrain?
Baba filmi ne kadar gerçekçiydi?

J'adorerai être le parrain d'Aida.
Aida'nın vaftiz babası olmaktan mutluluk duyarım.

Je suis le parrain, David
Vaftiz babasıyım David

Le parrain de mon enfant.
Çocuklarımım vaftiz babası.

Le parrain Yajuro m'a demandé de lui trouver une fine lame.
Adamlarımdan Yojuro, benden rica etti ona yol yordan bilen bir " yojimbo " bulmamı.

Et il est si petit, qu'on a pas pu avoir le parrain, on a eu le neveu.
O kadar küçük ki, mafya babamız yerine, mafya yeğenimiz var.

Je serai le parrain de ton enfant.
Çocuğunun vaftiz babası olaağım.

Le Parrain, c'est le Ching.
Baba filmi çok kapsamlı.

T'as pas vu " Le Parrain "?
Godfather'ı görmedin mi?