jasmin oor Turks

jasmin

/ʒas.mɛ̃/ naamwoord manlike

Plante du genre Jasminum, principalement native d'Asie, ayant des fleurs blanches et jaunes parfumées.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

yasemin

naamwoord

Plante du genre Jasminum, principalement native d'Asie, ayant des fleurs blanches et jaunes parfumées.

Ils ont planté du jasmin et un olivier.
Onlar yasemin ve zeytin diktiler.

Jasmin

eienaam manlike

Jasmin (Jacques Boé, dit)

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Yasemin

eienaam

Soortgelyke frases

jasmin des poètes
filbahri

voorbeelde

Elle a dit que Jasmine voulait que je l'aie.
Jasmine'in benim olmasını istediğini söyledi.

CALEB: On dirait que Rain Man et la Princesse Jasmine ont associé leur cible.
Yağmur adam ve Prenses Yasemin gibi hedeflerine ikili yaklaşıyorlar.

Par la portière il s’en allait avec Jasmin, avec les yeux de Jasmin, qu’il serrait sur son âme.
Jasm in 'le birlikte, Jasm in 'in gözleriyle çıkıp gidiyordu kapı dan, Jasm in 'i ruhuna bastırıyordu A ntoine.

« Respecte les règles élémentaires de la politesse, suggère Jasmine (23 ans).
Yasemin “Sık kullanılan nezaket ifadeleri yazın” diye öneriyor.

Vous avez vu Rewa et Jasmin?
Rewa'yla Jasmine'i gördünüz mü?

Jasmine.
Jasmine.

On pourrait l'appeler Jasmin, après Su-min, bien sûr.
Bence ona Jasmin demeliyiz, Sumin'den sonra tabii ki.

'Je ne suis pas la fleur de jasmin, je suis la fleur de rose.'
" Ben yasemin değilim, gül çiçeğiyim.

J'ai sauté Jasmine et c'est un mauvais coup.
Jasmine'e çaktım ve yatakta kötüydü bebeğim.

Jasmine...
Jasmine!

Pour Jasmine.
Jasmine için.

Jasmine s’appelle en réalité Cristina.
Jasmine’in gerçek adı Cristina’ydı.

Jasmine, on connaît ces gens?
Jasmine, bunları tanıyor muyuz?

Je voulais juste que tu restes avec Jasmine.
Jasmine'le kalmalıydın.

Ça sent le jasmin.
Yasemin kokusu alıyorum.

D'accord, salut Jasmine.
Tamam, hoşçakal Jasmine.

Je souffre de vous voir ainsi humiliée, Jasmine.
seni böyle görmek beni üzüyor, Yasemin.

Peu après le début de la récolte du jasmin, il y eut deux autres meurtres.
Yasemin hasadı başlayalı çok olmamıştı ki iki cinayet daha işlendi.

Jasmine t'a cru quand tu as dit que tu l'aimais... Ça n'était qu'un mensonge.
Onu sevdiğini söylediğinde Jasmine sana inanmıştı ama hepsi yalandı.

Vous mettez de l'huile de jasmin dans vos cheveux.
Saç için yasemin çiçeği yağı kullanıyorsun.

Jasmine, cela est votre dernier avertissement.
Jasmine, bu sana son uyarım.

J'ai peur pour Jasmine.
Sana diyorum, Jasmine'den korkulur.

Je pense que nous pouvons convenir qu'en avoir 15 000 représente une menace mondiale plus grande pour la génération de Jasmine, qu'une promesse.
Şu var ki, bunlardan 15 bin tanesine sahip olmanın, Jasmine'in nesline bir umuttan çok büyük bir tehdit olduğunu konusunda herkes hemfikirdir.

Jasmine, aidez-moi.
Jasmine lütfen bana yardım et.

Je suis dehors, Jasmine.
% Buradayım Jasmine.%