cenar oor Turks

cenar

/θe'nar/ werkwoord

Soortgelyke frases

John Cena
John Cena

problema de la cena de los filósofos
makarna yiyen düşünürler sorunu

cena
Akşam yemeği · akşam yemeği

la última cena
son akşam yemeği

voorbeelde

Voy a cenar con ellos.
Onlarla yemek yiyor.

Es casi la hora de cenar.
Neredeyse yemek saati.

Y así vamos a quedar a cambiar para nosotros con un niño enfermo, mientras que usted va a cenar con los Croft
Demek sen Croft'lara yemeğe giderken biz burada hasta bir çocukla nöbet tutmaya bırakılıyoruz.

Anoche fue a cenar a su casa su tía de Brooklyn.
Brooklyn'den teyzesi gelmiş yemeğe.

Siento que no vayamos a cenar.
Yemek yiyemediğimiz için üzgünüm.

Tendré que cancelar el helicóptero para cenar en Carmel.
Sanýrým akşam yemeği için Carmel için helikopter iptal edeceğiz.

Oye, ¿Neadley salió a cenar?
Hey, Nedley yemeğe çıktı mı?

Invítame a cenar.
Bana akşam vemeği ısmarla.

¿Quieres cenar mañana?
Yarın birlikte yemek yapalım mı?

Sí, bueno, teníamos una reserva para cenar, pero... creo que en lugar de eso pediremos comida a domicilio.
Yemek rezervasyonumuz vardı ama sanırım dışarıdan bir şey söyleyeceğiz.

Oye, Jake, ¿conoces un restaurante romántico donde pueda llevar a cenar a una chica?
Jake, bir bayanı götürebileceğim romantik bir restoran biliyor musun?

¿Sería demasiado pronto ir a cenar esta noche?
Bu gece akşam yemeği çok hızlı olur mu?

Pensé que Tom llevaría a María a cenar.
Tom'un Mary'yi akşam yemeği için dışarı çıkaracağını düşündüm.

Entonces, ¿puedo cenar contigo?
Seninle birlikte akşam yemeğine gelebilirim.

La llevé a cenar.
Yemeğe gittik.

" Vayamos a cenar a Casa de mamá ".
" Hadi yemeğe " Annemler " e gidelim. "

Voy a cenar con él.
Onunla yemek yiyeceğim.

No sé por qué te ha invitado a cenar
Seni yemeğe çağırdığına inanamıyorum.

Me encantaría cenar contigo o algo.
Seninle akşam yemeği falan yemeyi çok isterim.

Estaba por cenar.
Tam yemeğe oturuyordum.

¿Quieres llevarme a cenar?
Beni akşam yemeğine çıkarmak mı istiyorsun?

Te vendré a buscar, saldremos a cenar, tal vez veamos una película y un poco de romance bajo la luz de la luna.
Gelip seni alıp yemeğe çıkaracağım. Sonra belki sinema, ay ışığı. Romantizm...

Ahora me vas a dejar que te lleve a cenar.
Şimdi de seni akşam yemeğine götürmeme izin vereceksin.

Iremos a cenar... en una semana y hablaremos entonces.
Bir hafta içinde akşam yemeğe gideceğiz, o zaman konuşuruz.

Bueno, almorcé temprano, así estoy listo para cenar.
Öğle yemeğini çok erken yemiştim o yüzden sorun değil.