fenotipo oor Turks

fenotipo

naamwoord manlike

Aspecto observable de un individuo (con respecto a uno o más caracteres) que refleja la interacción de su genotipo con un medio determinado.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

fenotip

Aspecto observable de un individuo (con respecto a uno o más caracteres) que refleja la interacción de su genotipo con un medio determinado.

Ahora, ¿cuál es la relación causal, en todo caso, entre estos fenotipos?
Şayet varsa, bu iki fenotip arasındaki nedensel ilişki nedir?

Fenotip

Ahora, ¿cuál es la relación causal, en todo caso, entre estos fenotipos?
Şayet varsa, bu iki fenotip arasındaki nedensel ilişki nedir?

Soortgelyke frases

Fenotipo Bombay
Hh antijen sistemi

voorbeelde

Y recuerde, esto es un fenotipo.
Ve unutmayın bu bir fenotip.

Y para demostrarles que no elegí un fenotipo maligno cualquiera, aquí pueden ver unos cortos vídeos un tanto borrosos, pero en los que en la izquierda pueden ver las células malignas, todas son malignas, añadimos un solo inhibidor al principio, y vean lo que ocurre, todas tienen ese aspecto.
Ve size sadece bir tane kötü huylu fenotip seçmediğimi göstermek için, burada kısa filmler var; biraz belirsizler, ama sol tarafta kötü huylu hücreleri görebilirsiniz, hepsi kötü huylu, başlangıçta tek bir durdurucu madde( inhibitör ) ekliyoruz ve ne olacağına bakıyoruz, hepsi şöyle görünüyor.

Para explicar el genotipo y el fenotipo se necesitan diferentes tipos de teorías.
Genotipi ve fenotipi açıklayabilmek için farklı türde kuramlara gereksinim vardır.

Mi tipo de sangre... es el fenotipo Bombay raro.
Benim kan grubum...

Los fenotipos de ambos alelos se expresan.
İki alelin de fenotipi görülür.

La selección estabilizadora puede ser detectada a veces midiendo la idoneidad del rango de diferentes fenotipos por medio de varias medidas directas, pero también puede ser detectada con una gran variedad de pruebas de data de secuencias moleculares, cambios en distribución de frecuencia alélica y la prueba McDonald-Kreitman.
Dengelenmiş seçilim, doğrudan ölçülebilen bir dizi farklı fenotipin toplam seçilim değerlerinin ölçülmesiyle tespit edilebildikleri gibi aynı zamanda Ka/Ks oranı, alel frekansındaki dağılım değişikleri ve McDonald-Kreitman-Testi gibi çeşitli moleküler dizi verilerinin sınanmasıyla da tespit edilebilir.

Esto es diferente a la frecuencia real fenotipo.
Yani temel fenotip frekansından farklıdır.

Por ejemplo, dos personas pueden tener diferentes ovejas, que determinan la cantidad de pelo, parezca, para que puedan tener fenotipos muy similares.
Yani örnek olarak iki insan farklı genotiplere sahip olabilir -- ancak neredeyse aynı gözüken saçlar için kod görevi görebilirler böylece çok yakın fenotiplere sahip olurlar.

Digamos que su fenotipo es un tipo de sangre acumulado que espero no confundir usted -- pero su genotipo es que tienen uno alelo que es una a y su otro alelo que es una O.
Diyelim ki fenotipleri A kan grubu --- umarım kafanızı karıştırmıyorumdur -- ama genotiplerinde bir A aleli var ve diğer alelde de 0.

Porque, si esta hipótesis fuera verdad, tendría repercusiones inmensas en nuestro entendimiento de muchos de los diferentes aspectos causantes del fenotipo del autismo.
Çünkü, eğer bu hipotez doğru ise, bu bize otizm ile ilgili farklı özelliklere bakış açımızda ve anlayışımızda yepyeni ufuklar açabilir.

Se trata de fenotipo de dientes grandes. ~Pausa~
Bu büyük diş fenotipi.

¿Ahora, qué son los fenotipos va a ser?
Şimdi olacak fenotipleri nelerdir?

Por otro lado, hemos recogido la mayor base de datos de seres humanos: fenotipos, escaneo 3D, RMN... todo lo que se puedan imaginar.
Diğer yanda da fenotiplerle, 3B tarayıcılarla, NMR ve aklınıza gelebilecek her şey ile insanoğlunun en büyük veri tabanını bir araya getirdik.

Los epigenetistas les dirán que los pobres están en un mal entorno o un entorno empobrecido que crea ese fenotipo, esa propiedad.
Epigenetikçiler ise yoksul insanların kötü veya fakirleşmiş ortamlarda olmasının bu fenotipi, yani bu özelliği oluşturduğunu söyleyecektir.

Cada ser viviente es el resultado de una interacción continua entre los genes, el entorno, y el propio fenotipo.
Her canlı varlık, genler, çevre ve bizzat fenotip arasındaki sürekli bir etkileşimin sonucudur.

Esto significa que el alelo recién mutado no altera el valor selectivo del fenotipo.
Bu, yeni mutasyona uğramış allelin fenotipin seçici değerini değiştirmediği anlamına gelmektedir.

Así que eso significa que estas moscas tienen dos anomalías, o fenotipos, como les decimos los genetistas, que se encuentra en el TDAH: hiperactividad y problemas de aprendizaje.
Demek ki bu sineklerin iki tür anormal davranışı ya da fenotipi var, genetikçiler arasında kullandığımız tabiriyle, aynı zamanda ADHD'de de görülen: hiperaktivite ve öğrenme güçlüğü.

Y una vez más, estamos hablando de un fenotipo aquí.
Ve bir kez daha, fenotipten bahsediyoruz.

Pero en realidad, mientras que nuestro genotipo es fijo, nuestro fenotipo cambia constantemente.
Ama gerçekte, genotiplerimiz değişmez olsa da fenotipimiz sürekli olarak değişir.

Si entendemos la biología desde la genómica y otras ómicas y usamos tecnología inalámbrica determinando los fenotipos fisiológicos, eso es grande.
Eğer biyolojiyi, moleküler ve genomikleri kablosuz iletişimi ve fizyolojik fenotipleri algılayabilirsek bu müthiş olur.

Y para demostrarles que no elegí un fenotipo maligno cualquiera, aquí pueden ver unos cortos vídeos un tanto borrosos, pero en los que en la izquierda pueden ver las células malignas, todas son malignas, añadimos un solo inhibidor al principio, y vean lo que ocurre, todas tienen ese aspecto.
Ve size sadece bir tane kötü huylu fenotip seçmediğimi göstermek için, burada kısa filmler var; biraz belirsizler, ama sol tarafta kötü huylu hücreleri görebilirsiniz, hepsi kötü huylu, başlangıçta tek bir durdurucu madde(inhibitör) ekliyoruz ve ne olacağına bakıyoruz, hepsi şöyle görünüyor.

Sus genes se re-marcan de una manera diferente, Y cuando la señal viene, su genoma está listo para desarrollar este fenotipo adictivo.
Genleri farklı bir şekilde yeniden işaretleniyordu ve işaret geldiği zaman genomları bağımlılığa neden olan fenotipi geliştirmeye hazırdı.

El fenotipo, o el total de las propiedades morfológicas, fisiológicas y de comportamiento, no es fijo.
Fenotip ya da bireyin morfolojik, fizyolojik ve davranışsal özellikleri toplamı ise değişmez değildir.

Ahora, ¿cuál es la relación causal, en todo caso, entre estos fenotipos?
Şayet varsa, bu iki fenotip arasındaki nedensel ilişki nedir?