érable oor Turks

érable

/e.ʁa.bl(ə)/ naamwoord manlike

Traductions

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

akçaağaç

naamwoord

Type d’arbre

Je recommande l'huile de lin sur les meubles en érable.
Keten tohumu yağı akçaağaç mobilyalarda çok iyi iş görür.

isfendan

naamwoord

Nous voulons que notre cupcake bière bacon érable représente notre affaire de cupcake.
Kek işimizi, bira hamurlu isfendan jambonlu bahar tatili kekimizin temsil etmesini istiyoruz.

akça ağaç

" Découvrir un érable par une froide matinée dans le Vermont. "
" Soğuk bir Vermont sabahında bir akça ağaca dokunmak "

Érable

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Akçaağaç

Je recommande l'huile de lin sur les meubles en érable.
Keten tohumu yağı akçaağaç mobilyalarda çok iyi iş görür.

Soortgelyke frases

Érable de Montpellier
Fransız akçaağacı

Érable de Tartarie
Tatar akçaağacı

Érable de Crète
Doğu akçaağacı

Érable trident
Çin akçaağacı

érable sycomore
dağ akçaağacı

érable champêtre
ova akçaağacı

Érable circiné
Asma yapraklı akçaağaç

Érable plane
Çınar yapraklı akçaağaç

érable à épis
su akçaağacı

voorbeelde

Les érables y sont si beaux.
Oradaki akçaağaçlar çok güzelidir.

Occupez vous de l'érable et du magnolia et pensez à planter les bulbes de glaïeuls.
Akçaağaç ve manolyaların aşısını, glayöl dikmeyi de lütfen unutmayın.

Flocons au sucre d'érable sur tous les oreillers?
Yastıkların üzerinde akçaağaç şekerli kar taneleri?

Et du sirop d'érable dans des bocaux foncés.
Ve kahverengi kavanozda koyu renkli akçaağaç pekmezi gibi.

C' est du sirop d' érable?
Bu akağaç şerbeti mi?

Pour le champignon, j'ai une idée formidable, poussant depuis un imposant érable.
Mantar olarak, çok yüksek bir ağacın tepesinden müthiş bir görüntüye sahibim.

Ça reste stupide: quel est le rapport entre une bûche d'érable et des donuts?
Biliyorum, ama bu çok aptalca bir akçaağaç kütüğü çörek yapmayı nereden bilebilir ki?

Du sirop d'érable.
Akçaağaç şurubu.

Erables, ormes, hêtres, peupliers.
Akçaaağaç, karaağaç, kayın, kavak...

Attention aux graines d'érable!
Düşen akçaağaç tohumlarına dikkat edin!

J'adore le sirop d'érable.
Pekmezi severim.

Sirop d'érable?
Akçaağaç pekmezi mi?

Erable alors.
Akçaağaç o zaman.

C'est comme du sirop d'érable.
Tadı akçaağaç şurubu gibi.

Une fois mon père a refait l'allée du garage avec un mélange de sirop d'érable et de verre pilé.
Bir keresinde babam, bizim garajın yolunu tek başına... öğütülmüş cam kırıklarını akçaağaç şurubuyla yapıştırarak yapmıştı.

Je veillerai à ce que vous-même et les producteurs de sirop d'érable de Nouvelle-Angleterre passiez un séjour agréable.
Sizin ve diğer New England Akçaağaç Şurubu Konseyi'nin kalışını mümkün olduğunca rahat kılmak için buradayım.

Je recommande l'huile de lin sur les meubles en érable.
Keten tohumu yağı akçaağaç mobilyalarda çok iyi iş görür.

Vous vouliez du sirop d' érable?
Motor yağı mı istemiştin?

Donut au sirop d'érable?
Akçaağaç şuruplu?

Le vieil érable.
O yaşIı akçaağacı.

Je ne sais pas où tu es, mais Finley et moi allons à cette fête du sirop d'érable où ta mère nous a invité.
Nereye gittin bilmiyorum ama Finley ile ben.. .. annenin bizi davet ettiği partiye gidiyoruz.

Non, c'est une bûche d'érable.
Hayır, o bir akçaağaç kütüğü.

Un seul chef ici utilise du pur sirop d'érable.
Burada sadece bir şef, saf karaağaç şurubu kullanıyor.

Donuts érable-bacon pour Mérédith, pour revenir dans ses bonnes grâces.
Meredith'le aranı düzeltmen için şeker jambonlu donat bunlar.

C'est un érable.
O bir akçaağaç.