tuhaf oor Bosnies

tuhaf

adjektief

Vertalings in die woordeboek Turks - Bosnies

čudan

adjektief manlike

Evet, ama tuhaf bir his aldığınızda, onu aldığım zamandan farklıdır.
Da, ali kada dobijete čudan osjećaj, se razlikuje od kad dobijem jedan.

neobičan

adjektief manlike

Bir insan canına kıymak sizce de tuhaf değil mi?
Raditi to drugom ljudskom biću je tako neobično.

Soortgelyke frases

Tuhaf galaksi
Pekulijarna galaksija

voorbeelde

Hayır, tuhaf değil.
Ma nije.

Tuhaf birşey yok ki.
Ali nema ničeg uvrnut0g.

Evet, ama tuhaf bir his aldığınızda, onu aldığım zamandan farklıdır.
Da, ali kada dobijete čudan osjećaj, se razlikuje od kad dobijem jedan.

Charles son zamanlarda tuhaf davranıyor mu? Her zamanki tuhaflığı haricinde hayır.
Da li se Charles ponašao malo, hm... čudno, u poslednje vreme?

Tuhaf olmalı
To mora da je čudno

Tuhaf bir iş.
Čudan posao!

En azından dünyayı tersine çevirecek tuhaf fikirleri olmadığını biliyorum.
Najmanje što znam, on nema čudne ideje... oko izvrtanja svijeta naopako.

Ed daha önce hiç tuhaf birini göndermemişti.
Ed mi do sad nije slao čudne tipove.

Tuhaftı.
To je bilo cudno.

Çocukluğumda, cisimlerin gözüme gelen görüntülerine sıklıkla eşlik eden şiddetli ışık patlamalarıyla ilgili tuhaf bir dertten muzdariptim.
U djetinjstvu su mi se često pred očima pojavljivale slike, koje su često pratila jaka blještava svjetla.

Bak, eğer bunu ondan duymuş olsaydım, tuhaf olurdu değil mi?
Bilo bi čudno da sam se čuo s njim, zar ne?

Tuhaf, onlar da senin için öyle diyor.
Smješno, oni govore istu stvar o tebi.

Sıkıcı ya da trajik olmasındansa tuhaf kalmasını tercih ederim?
Radije bih o tebi mislila kao o čudnom nego kao dosadno tragičnom, OK?

Çok tuhaf, birileri buralardadır ve sonra sadece... giderler.
Tako je cudno kad je neko ovdje, a onda ga vise nema.

Size tuhaf gelebilir ama çay satarım.
Možda zvučim čudno, ali ja prodajem čaj.

Ama çok tuhaf giyiniyorlar baba, başka okula gitsem?
Ova deca izgledaju tako čudno, možda bi bilo bolje da idem u neku drugu školu?

Kanıtın olan DVD'de tuhaf bir ses fark ettim.
Čuo sam čudan zvuk na DVD-u koji koristite kao alibi.

Arvin bazen tuhaf davranır.
Arvin je cudan ponekad.

Komşumun köpeği beni uyutmuyor, ve zehire tuhaf bir bağışıklığı var.
Komsijin pas me drzi budnim i ima carobnu otpornost na otrov.

Ordudan ayrıldığım zaman bir sürü tuhaf işe girip çıktım.
Kada sam izašao iz vojske, radio sam mnogo cudnih poslova.

O tuhaf eski İngilizce " yle yazılmış zaten.
Sve to je napisano sa starim čudnim engleskim.

Tuhaf görünen sensin Sanders.
Ti izgledaš čudno, Sanders.

Bu video insanları tuhaf hale getiriyor
Čoveče, ta kaseta tera ljude da se ponašaju čudno!

Çok tuhaf şeyler.
Neke stvarno čudne stvari.

Bu çok tuhaf.
Ovo je čudno.