gerilim oor Engels

gerilim

Vertalings in die woordeboek Turks - Engels

voltage

naamwoord

difference in the electric potential between two points in space

Tabii ki, bu yüksek gerilim sondası hakkında da söylenecek çok şey var.
Of course, there's a lot to be said for that high-voltage probe.

tension

naamwoord

İki ülke arasındaki gerilim hızla büyüyor.
The tensions between the two countries are growing rapidly.

stress

naamwoord

Tom Mary'ye John'un gerçekten gerilim altında olduğunu söyledi.
Tom told Mary that he thought John was really stressed out.

intensity · suspense · pull · stress test · electric potential · potential difference · potential drop

Gerilim

Vertalings in die woordeboek Turks - Engels

stress

verb noun

physical quantity that expresses internal forces in a continuous material

Tom Mary'ye John'un gerçekten gerilim altında olduğunu söyledi.
Tom told Mary that he thought John was really stressed out.

thriller

naamwoord

genre of literature, film, and television programming

Gerilim dizisi gibi hissediyorum.
Well, I feel like we're on the set of thriller.

voorbeelde

Eğer burulma gerilimi altında olan bir DNA parçasının iki ucu birleştirilerek bir halka (plazmit gibi) yaratılır ve sonra serbestçe hareket etmesine izin verilirse, halkasal DNA burkularak yeni bir şekil alır, örneğin 8 sayısı şekli gibi.
If a DNA segment under twist strain were closed into a circle by joining its two ends and then allowed to move freely, the circular DNA would contort into a new shape, such as a simple figure-eight.

Sayısal (Dijital) devreler bir dizi ayrık gerilim düzeyine dayalı elektrik devreleridir.
Digital circuits are electric circuits based on a number of discrete voltage levels.

İsa, Romalılar tarafından çarmıha gerildi.
Christ was crucified by the Romans.

Ense ve çeneye gelen darbenin...... karotid sinüste yarattığı gerilim kalp krizine yol açmış
It' s definitely murder.I think we have a suspect

Yıllardır okuduğum en zekice hazırlanmış, gerilim dolu senaryolardan biri
It' s the best script I' ve read all year

Gerilim şu koskoca salonu bile doldurmuş, dakikalar geçtikçe azalacak yerde artıyordu.
The tension seemed to charge even this huge room, increasing rather than lessening with every minute.

Harine’in çenesi gerildi, ama hiçbir Rüzgârbulan bir tahmini kesin bir konum olarak sunmazdı.
Harine's jaw tightened, but no Windfinder would present a guess as a firm position.

"Wagner'in eseri bir bakıma, her daim var olan ""naif' ve ""düşünceli"" sanat arasındaki gerilimi sürdürür."
In a sense Wagner’s work performs the perennial tension between “naïve” and “sentimental” art.

Gerilim ] Bu şerefli göreve lâyık olmak için kanımın son damlasına ömrümün son nefesine kadar, Hanedan-ı Aliyye Osman'ın hizmetinde olacağım Hünkâr'ım.
I will serve the Great Ottoman Dynasty to my last drop of blood and until my last breath to be worthy of this task, Your Majesty.

Tam o sırada Nynaeve onu gördü ve gözle görülür bir biçimde gerildi.
Just then Nynaeve caught sight of him and stiffened visibly.

En çok rağbet edilenler yemek kitaplarıdır, sonra polisiye veya gerilim öyküleri, aşk romanları ve 20. yüzyıla ait kurgu kitapları geliyor.
Cookbooks are the most popular, followed by crime or thriller stories, romance novels, and 20th-century fiction.

Gerilim dizisi gibi hissediyorum.
Well, I feel like we're on the set of thriller.

Böyle birçok örnek vardır: Sizi yüksek gerilime karşı uyaran bir işaret; hızla bölgenize yaklaşan bir fırtınayı haber veren radyo anonsu; sıkışık bir yolda ilerlerken arabanızdan gelen tatsız mekanik ses.
There are many such examples: a sign alerting you to high voltage; a radio announcement of a storm roaring down on your area; a piercing mechanical noise from your car as you are driving on a crowded road.

Gerilim ] Valide Sultan'ımı bugün görmedim.
I haven't seen the Valide Sultan today.

Çok gerildim.
I was so nervous!

Gerildim.
I was tensed

12 Çok şükür ki, bugün yaşayan milyonlarca kişi için direğe gerilmiş İsa’yı akılsızlık ve zayıf bir şey sayan bu dinsel ve felsefe hikmetin bizzat kendisi boş ve akılsızlıktır.
12 Happily, for millions on earth today, this religious and philosophical wisdom that views Christ impaled as foolish and weak is itself empty foolishness.

Kinch Efendi’nin yüzü gerildi.
Master Kinch's face tightened.

[ Müzik Gerilim ]
Both of you, calm down.

En nihayet gerekli gerilim oluşturulunca, kamera en sonunda Alman denizciyi gösterirdi.
When the suspense was finally built up, the camera would finally reveal the German sailor.

Bu yüzden son zamanlarda biraz gerildim
So I' ve been a little frustrated lately

Ben de kendimi vurmayı düşünüyorum çünkü konuşmanızdaki gerilim beni öldürmeye yetmiyor.
Well, I'm thinking of shooting myself because the suspense sure isn't killing me.

Gövde gerilimi azami dayanıma yaklaşıyor.
Hull stress is nearing maximum tolerance.

O, gerilimle başa çıkamıyor.
She is unable to cope with stress.

İnç kare başına etkili gerilim verimi 136 ton.
Effective yielding stress, 300,000 pounds per square inch.