Damgalar oor Estnies

Damgalar

Vertalings in die woordeboek Turks - Estnies

Postitempel

voorbeelde

Sandığa gidin ve damganızı... ... Walter McGinn'e basın.
Minge valima ja tehke märge lahtrisse, kus on nimi Walter McGinni.

Damga ne?
Mis see Brand on?

Nasıl desem, damga gibi.
Ma ei tea, mingi põletusmärk.

Damga bu.
See on märk!

Bizim damgamız var.
Meil on tempel.

YAZAR Bill Emmott “yirminci yüzyıla en başta savaş damgasını vurmuştur” diyor.
„KÕIGE enam mõjutasid kahekümnendat sajandit sõjad,” ütleb kirjamees Bill Emmott.

Önce ruhsat numaramızla kütüğü damgalarız.
Kõigepealt märgistamegi palgi oma litsentsinumbriga.

Elinin üstünde bu damgayı taşıyan manyaktır.
Need, kellel on selline tempel käe peal, on hullud.

Elinde damga olan belki Taylor'dır.
Võib-olla on Taylor see, kellel tempel käel on.

Ben henüz damgayı taşımıyorum
Mina veel teie märki ei kanna

Bir kız sana bir kez onay damgasını bastığında, diğer kızlar bunu hisseder.
Kui üks tüdruk on sulle andnud heakskiidu templi, siis teised tunnetavad seda.

Bu görevi layıkıyla yapın ve kardeşlik damgasını hak edin.
Kui selle ülesande täidate, teenite ära vennaskonna märgi.

Damgaları saklayan sensin, Sunbae.
Sina oled see kes märgid peitis, Sunbae.

Bir başarısızlık damgasına daha katlanabileceğimi sanmıyorum.
Ma pole kindel, kas ma suudan veel üht saamatust taluda.

Zavallı kadın " Şeytan'ın annesi " olarak damga yemenin stresine dayanamadı galiba.
Vaene naine, ta ilmselt ei suutnud seda enam taluda, et teda " Saatana emaks " kutsuti.

Altın çocuk buzlu izlanda da #. raunda, ve çekoslavakyada #. raunda damgasını vurdu
Kuldne poiss- võitis Islandit esimeses voorus, ning kõrvaldas Tshehhoslovakkia teises voorus

Damga göremiyorum.
Ma ei näe märki.

Damgana rağmen kabul edildiğin için Metropolis'tekilere teşekkür etmelisin.
Peaksid Metropolise maksumaksjaid tänama, et nad su märgistatud perse vastu võtavad.

Yehova’nın Şahitleri ise, canavarın bu cinci damgasını almayı kesinlikle reddederler!
Kuid Jehoova tunnistajad heidavad selle deemonliku metsalise märgi kindlalt kõrvale!

Bunun ardı sıra, günlük yaşamımıza damgasını vuran gaddarlık ve birçok ülkede hükümetlere kadar tırmanan yolsuzluklar artıyor.
Sellest tingituna vohab meie igapäevaelu märgistav brutaalsus, aga ka korruptsioon, mis paljudes maades on tunginud otse valitsuse tasandile.

Eğer gerçek Tanrı olsaydı, vücudumuza damga basardı.
Kui tõeline Jumal tahaks teha vahet, siis märgistaks ta kehad jäädavalt.

Hayır, tam damga.
Ei, terve märk ikkagi.

Nereden postaladığına dikkat et, damgadan izini bulmasınlar.
Ole ettevaatlik posti panekuga... et, nad ei saaks jälitada postmarki.

Gökyüzü masmaviydi ve adanın bu kısmına damgasını vuran sisten eser yoktu.
Taevas oli helesinine ja kuskil polnud minu jaoks saare sümboliks muutunud udust raasugi näha.

I. Dünya Savaşının ardından gelen II. Dünya Savaşı’nın toplama kampları, hava saldırılarında sivillerin katledilmesi ve misilleme olarak masum insanların cezalandırılmasıyla tarihe damgasını vurdu.
Esimesele maailmasõjale järgnes Teine maailmasõda ühes selle koonduslaagrite, tsiviilelanike massilise pommitamise ja süütute inimeste tapmisega.