el oor Turks

el

/el/ Article vroulike, manlike

Artículo determinado singular.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

ona

voornaamwoord

Déjame darte varias otras razones por las que deberías hacer eso.
Neden onu yapman gerektiği konusunda sana birkaç başka neden vereyim.

onu

voornaamwoord

Déjame darte varias otras razones por las que deberías hacer eso.
Neden onu yapman gerektiği konusunda sana birkaç başka neden vereyim.

Soortgelyke frases

Cadenas para la nieve
Kar zinciri

filosofía de la historia
Tarih felsefesi · tarih felsefesi

La llamada de Cthulhu
Cthulhu’nun Çağrısı

Los Cinco
Afacan Beşler

archivo de configuración de la aplicación
uygulama yapılandırma dosyası

levantarse del lado equivocado de la cama
tersinden kalkmak

Demonio: La Caida
Demon: The Fallen

Los cuatro jinetes del Apocalipsis
Mahşerin Dört Atlısı

Partido de los Trabajadores
Brezilya İşçi Partisi

voorbeelde

Ella es mi hija Emily El es el alguacil Hafferty
Bu kızım Emily.Bu da Sheriff Hafferty

¿Dónde está el resto del equipo?
Geri kalanlar nerede?

El interés... está en ustedes... no en mi pueblo.
İlgi sizin üzerinizde. Bizim değil.

Si el dispositivo sigue sin aparecer en la lista, cambia la contraseña de tu cuenta de Google.
Cihazınız hâlâ listede yoksa Google Hesabınızın şifresini değiştirme konusuna gidin.

Espero que él pueda darnos alguna pista, al menos saber quien le enterró el cuchillo.
Umarım olayı biraz aydınlatır, en azından kendisini bıçaklayanı.

Alguien que había solicitado el pasaporte.
Birisi pasaport için başvurmuş.

«El pelo de color limón» leyó Rudy.
“Limon rengi saçlı,'' diye okudu Rudy.

¿Es usted el Dr. Crane?
Siz Doktor Crane misiniz?

El Cifra o el Hierro, como prefiera
Rakam veya Demir, nasıl istersen

Los Ángeles es la capital de los desamparados del país y la calle es el lugar principal de la crisis.
Los Angeles'in ülkenin evsiz başkenti olduğuna dair kötü bir şöhreti mevcut. Krizden dolayı destek de sıfıra inmiş durumda.

Se había casado por el cariño que sentía por su hija y no quería que la atormentasen.
Kızına karşı duyduğu sevgiden ötürü evlenmişti, ona eziyet edilmesini istemiyordu.

¡ Qué el Señor bendiga las excursiones!
Tanrı okul gezilerini kutsasın.

Intentaba hacerles ver el increíble valor del Apple.
Apple’ın şaşırtıcı değerini anlamalarını sağlamaya çalışıyordu.

18 Después que usted presente su discurso, escuche cuidadosamente el consejo oral que se le ofrezca.
18 Nasihat edenin sana kürsüden verdiği nasihatleri dikkatle dinle.

Tuviste suerte de que el capitán no nos echara del barco hace dos días.
Kaptan bizi iki gün önce gemiden atmadığı için şanslısın.”

No fui el que robo los depósitos nocturnos y logró que nos desheredarán
Gece kârını çalıp bizi ayıran ben değildim

El matrimonio.O, por lo menos...... para comer algo antes de llegar
Ya da en azından bir akşam yemeği elde etmeye çalışırlar

Debemos apresurarnos si vamos a salvar el ornitóptero.
Hopteri kurtarmak istiyorsak acele etmeliyiz.

El barco se queda.
Gemi kalacak.

Ofreceré una recompensa por el original.
Orijinaline ödül vereceğini söyle.

¿Como sabes si es el momento bueno o de qué tipo coger?
Doğru zaman olduğunu nasıl anlarsın?

Sabes, " cómo nos queremos el uno al otro " y " tienes que hacer el Bhangra "
" Birbirimizi nasıl severiz? " " Bhangra yapacak mısın? "

¿Estaba todo bien en el zoo?
Hayvanat Bahçesinde her şey yolunda mıydı?

No, Waj, no me hagas perder el tiempo.
Hayır, Waj, dalga geçme.

Pero ese objeto, sea cual sea el acceso que Descartes imaginó, permanece ininteligible para nosotros.
Oysa bu nesne, Descartes’ın hayal ettiği hangi yol olursa olsun, bizde kavranılamaz olmaya devam etmektedir.