él oor Turks

él

voornaamwoord

Otra persona; la persona previamente mencionada.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

o

voornaamwoord

Otra persona masculina; la persona masculina previamente mencionada.

Hakkında konuşulan erkek kişi; erkekler için 3. tekil şahıs.

Cuando le llamé a las once de la noche, ella ya se había acostado.
Ben akşam saat on birde onu aradığımda o zaten yatmaya gitmişti.

Soortgelyke frases

por ello
-den dolayı · yüzünden

Ello
Es

Ella-Laraña
Shelob

Ello, Yo y Superyó
İd, ego ve süperego

ello
id · o

ella
o

Ella Fitzgerald
Ella Fitzgerald

voorbeelde

Espero que él pueda darnos alguna pista, al menos saber quien le enterró el cuchillo.
Umarım olayı biraz aydınlatır, en azından kendisini bıçaklayanı.

Él navega.
Denize açılır.

¿Y qué sería aquella cosa interesante de la cual él podía enterarse sólo a medianoche?
Peki ya ancak gece yarısı öğrenebileceği şu ilginç haber de neydi?

y él dijo que tenía que volver
Ve geri dönmek zorunda olduğumu...

Necesitamos de él.
İhtiyacımız var ona.

Cuando da su testimonio original a la policía, él deja su auto en casa.
Polise verdiği asıl ifadede arabayı evde bıraktığını söylüyor.

Él escuchó una historia muy diferente.
O bambaşka bir hikaye duymuştu

Creo que seré muy feliz con él.
Onunla mutlu olacagimi düsünüyorum.

Y delante de él ve un magnífico trono.
Bakıyor ki karşısında bir taht.

Él me pidió que viniera aquí para ayudarle a deshacerse de esas armas.
Buraya gelip silahları yok etmeye yardım etmemi istedi.

Y por alguna razón,...... él llevaba una camisa con la bandera americana
Ve her nedense, tişört olarak Amerikan bayrağı giymişti

Ud. es como él, inspira confianza
Onu severdiniz, insana güven verir

Aprendí a esperar lo inesperable de él.
Çocuktan imkânsızı beklemeye başladım.

¿Vas a hablar tú de él o lo hago yo?
Sen mi anlatırsın, ben mi anlatayım?

Pero nosotros mismos no podemos encargarnos de él.
Bu hırsızla biz uğraşamayız.

Un grupo de chicas que se encontraban cerca de él lo miraban con curiosidad y emoción.
Ona yakın duran bir grup kız meraklı ve heyecanlı görünüyordu.

Estoy hablando con él.
Onunla konuşuyorum...

Nunca lastimo sus manos trabajando para él
Asla onun için çalışmayı bırakmadım

Él era un político consumado.
O su katılmamış bir siyasetçiydi.

¡ Él está muerto, por lo menos!
En azından o öldü!

¿Quieres estar con él o no?
Onunla olmak istiyor musun istemiyor musun?

Que deberías ir a casa con él.
Eve onunla gitmeliydin.

Él piensa que lo traicioné.
Ona ihanet ettiğimi düşünüyor.

Él no es más rico que yo.
O benden daha zengin değildir.

“Aunque [el embaucador] haga benévola su voz —advierte la Biblia—, no creas en él.” (Proverbios 26:24, 25.)
Mukaddes Kitap şöyle uyarıyor: “Onun [aldatıcı konuşanın] güzel söyleyişine inanma.”—Süleymanın Meselleri 26:24, 25.