interacción oor Turks

interacción

naamwoord vroulike

Clase de acción que ocurre mientras dos o más objetos tienen un efecto el uno sobre el otro.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

etkileşim

naamwoord

El enérgico intercambio de ideas la chispeante interacción con la audiencia.
Dinleyicilerle aramızda hep canlı bir fikir alışverişi, sıcak bir etkileşim vardı.

Soortgelyke frases

Interacción de galaxias
Etkileşen galaksi

interacciones fundamentales
temel kuvvet

interacción fundamental
temel etkileşim

Interacciones no covalentes
Non-kovalent bağ

interacción gravitacional de la antimateria
antimaddenin kütleçekimsel etkileşimi

interacción débil
zayıf nükleer kuvvet

interacción nuclear débil
zayıf nükleer etkileşim

interacción nuclear fuerte
güçlü etkileşim · güçlü nükleer etkileşim

interacción electromagnética
elektromanyetik etkileşim · elektromanyetik kuvvet

voorbeelde

Al tomar la oportunidad que las nuevas tecnologías, nuevas tecnologías interactivas, nos presentan para reescribir nuestras interacciones, para escribirlas, no ya como interacciones aisladas, individualizadas, sino como acciones colectivas conjuntas que pueden sumar a algo, podemos realmente comenzar a solucionar algunos de nuestros desafíos ambientateles más importantes.
Aslında, etkileşimlerimizi yeniden kurgulamak için için yeni teknolojilerin, yeni interaktif teknolojilerin sunduğu fırsatları değerlendirerek, onları sadece izole, bireyselleştirilmiş etkileşimler olarak değil de bir işe yarayacak toplu, bütünleşik hareketler olarak kurgulayarak, bazı önemli çevresel sorunlarımıza gerçekten değinmeye başlayabiliriz.

Entonces este mismo sistema de dopamina que nos vuelve adictos a las drogas, que hace que te petrifiques cuando tienes mal de Parkinson, que contribuye a varias formas de psicosis, es también desplegado para valorar las interacciones con otras personas y asignarle valor a los gestos que haces cuando estás interactuando con otra persona.
Yani bu, ilaçlara bağlı benzer dopamin sistemi, Parkinson hastalığına yakalandığınızda sizi dondurur, farklı biçimlerde akıl hastalıklarına katkıda bulunur, ayrıca insanlarla ilişkileri değerlendirmemizi yeniden düzenler. ve başkaları ile etkileşim halindeyken yaptığınız jestlere değer katar.

Los modelos de cadena ideal asumen que no hay interacciones entre los monómeros de la cadena.
İdeal zincir modelleri zincir monomerleri arasında hiçbir etkileşim olmadığını varsayar.

Incluso si las personas aún no están comerciando, es una nueva forma de interacción que podría atraer a nuevos usuarios.
İnsanlar satışa hazır olmasa bile bu yeni iletişim biçimi bize daha fazla kullanıcı getirebilir.

¿Como interacción con otras drogas?
Güçlü ters etkileri vardır.

En algunos casos la apariencia puede ser debida a la interacción.
Bazı durumlarda bu görünüm bir etkileşimin sonucu olabilir.

Convirtió transacciones en interacciones, y generosidad en una moneda.
Alışveriş karşılıklı etkileşime, cömertlik ise nakde dönüştü.

"b) Las leyes de la bioquímica ""explican"" todos los procesos de la interacción humana con el entorno."
b) Biyokimya insanın çevreyle etkileşimindeki tüm süreçleri “açıklar”.

Algunas de estas fuentes consisten en galaxias que casi han completado su proceso de fusión; los "bucles adyacentes" son sencillamente los remanentes de la interacción.
Bunlardan bazıları birleşim sürecini neredeyse tamamlamış galaksilerden oluşur ve "bitişik düğümler", bu etkileşimin kalıntılarıdır.

La máquina en sí tiene 89 interacciones diferentes.
Makine kendisi 89 farklı etkileşime sahip.

La televisión no es un medio que permita la interacción, el intercambio de ideas ni la amistad con los personajes.
Televizyon seyretmenin olumsuz bir yönü de karşılıklı fikir paylaşımı olmaması ve bu şekilde arkadaş edinilememesidir.

Hay referencias adicionales en el deconstructivismo a varios movimientos del siglo XX: la interacción modernismo/postmodernismo, expresionismo, cubismo y el arte contemporáneo.
Dekonstrüktivizm akımında modernizm-postmodernizm karşılıklı etkileşimi; dışavurumculuk, kübizm, minimalizm ve çağdaş sanat gibi diğer 20. yüzyıl hareketlerine de referans olmuştur.

No existe un ejemplo más claro de interacción entre el observador y el experimento.
Gözlemcinin deneyle etkileşimine dair bundan daha açık bir örnek yoktur.

El formato MPEG-4 proporciona a los usuarios una amplia gama de interacción con diversos objetos animados.
MPEG-4 formatı son kullanıcılara farklı hareketli nesneler ile geniş kapsamlı bir etkileşim ortamı sunar.

El experimento de Wu fue un experimento de física nuclear que se llevó a cabo en 1956 por la física estadounidense nacida en China Chien-Shiung Wu en colaboración con el Grupo de Baja Temperatura de la Instituto Nacional de Estándares. El propósito del experimento era establecer si se conservaba o no la paridad (conservación-P), la cual fue anteriormente establecida por las interacciones electromagnéticas y las fuertes, y también se aplicaba a interacciones débiles.
Wu deneyi, 1956'da Çin asıllı Amerikan fizikçi Chien-Shiung Wu ile Birleşik Devletler Ulusal Standartlar Bürosu düşük sıcaklık grubu tarafından yürütülmüş bir nükleer fizik deneyidir. Deneyin amacı önceden elektromanyetik vegüçlü etkileşimlerde korunduğu belirlenen dönüşümçarpanının (parite) zayıf etkileşmelerde de korunup korunmadığını belirlemekti (P-korunumu).

Pero entender el contexto no es una interacción superficial.
Ancak içeriği anlamak yüzeysel bir etkileşimle olacak iş değildir.

Por ejemplo, podrías desactivarla si quieres reducir el número de interacciones entre tus usuarios y Google.
Örneğin, kullanıcılarınızla Google arasındaki etkileşimlerin sayısını azaltmak isteyebilirsiniz.

¿Cuál es la naturaleza de tu interacción con la mujer muerta?
Ölü kadınla ilişkiniz nasıldı?

Por supuesto, ya no era la interacción social, animación de otros tiempos, que
Tabii ki, artık, eski zamanlarda, animasyonlu sosyal etkileşim

Si ambos fueron observados, entonces cualquier diferencia en la interacción gravitacional tendría que ser muy pequeña.
Eğer ikisi de gerçek anlamda gözlemlenebilmiş olsaydı, kütle çekimsel etkileşimdeki fark çok küçük olurdu.

Más adelante en el Evangelio de Lucas el lector aprende acerca de: La profetisa Ana; la viuda de Naín; la mujer que había sido pecadora pero que lavó los pies de Jesús con sus lágrimas; las mujeres que usaron sus bienes para atender a las necesidades de Cristo; la curación que efectuó Jesús en una mujer que hacía mucho tiempo había estado padeciendo de flujo de sangre; la interacción doméstica entre Marta y María; la “hija de Abrahán” que había estado lisiada por 18 años y las parábolas de la mujer que perdió una moneda y la de la viuda y el juez.—Lucas 2:36-38; 7:11-15, 36-50; 8:1-3, 43-48; 10:38-41; 13:11-16; 15:8-10; 18:2-8.
Luka’nın İncilinde, şunları da bulacaksınız: Kadın peygamber Anna’yı; Nain’li dul kadını; bir zamanlar günahkâr olan fakat gözyaşlarıyla İsa’nın ayaklarını yıkayan kadını; malları ile İsa’ya hizmet eden kadınları; yıllardan beri kan akıntısına tutulmuş bir kadını İsa’nın iyi etmesini Marta ve Meryem’in evle ilgili meseleyi konuşmalarını; 18 yıldan beri sakat olan “İbrahim kızı”nı; on gümüş parasını kaybeden kadını ve dul kadın ve hâkimle ilgili meseli.—Luka 2:36-38; 7:11-15, 36-50; 8:1-3, 43-48; 10:38-41; 13:11-16; 15:8-10; 18:2-8.

Quizá debamos dedicar menos tiempo a llenar de conferencias las mentes de los estudiantes y dedicar más tiempo a encender su creatividad, su imaginación y sus habilidades de resolución de problemas, a partir de la interacción genuina con ellos.
Belki de öğrencilerin aklını içerikle doldurmak yerine onların yaratıcılığını, hayal gücünü ve problem çözme yeteneklerini onlarla iletişim kurarak alevlendirmeliyiz.

El enfriamiento láser se refiere a un conjunto de técnicas en las cuales muestras atómicas y moleculares son enfriadas hasta acercarse al cero absoluto a través de la interacción con uno o más campos láser.
Lazer soğutma; atomik ve moleküler örneklerin bir veya daha fazla lazer alan ile etkileşimi ile mutlak sıfıra yakın derecede soğutulduğu birçok tekniği ifade etmektedir.

Bien, Schillinger viene en camino a interacción
Tamam, Schillinger toplantıya gelmek üzeredir

¿Cómo llevas las interacciones con él?
Onunla ilişkiniz nasıl?