telefonear oor Turks

telefonear

/te.le.fo.ne.ˈar/ werkwoord

Contactar a alguien por teléfono.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

telefon etmek

werkwoord

Contactar a alguien por teléfono.

Telefon kullanarak birisi ile temasa geçmek.

Justo cuando le iba a telefonear, llegó una carta de ella.
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.

aramak

werkwoord

Contactar a alguien por teléfono.

Telefon kullanarak birisi ile temasa geçmek.

Al llegar a la estación, telefoneé a mi amigo.
İstasyona geldikten sonra arkadaşımı aradım.

voorbeelde

Telefonearé a la Policía Militar.
Askeri inzibatı arayacağım.

El 7 de Marzo, a las tres de la tarde le telefonearé preguntando si ha recibido una carta mía.
Mart'ın 7'sinde, öğlen saat üçte.. ... seni buradan arayıp bana gelen mektubu alıp almadığını soracağım.

¿Puedo telefonear?
Telefonunu kullanabilir miyim?

¿Eso es porque no pudiste telefonear?
Ve bu yüzden kimseyi arayamadın?

Voy a telefonear para la policía.
Polisi arayacağım.

Tengo que telefonear.
Tamam, bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor.

tengo que telefonear
Bir telefon edeceğim.

Dile que la telefonearé.
Onu arayacağımı söyle.

te telefonearé cada 20 minutos.
20 dakikada bir ararım.

¿Dónde puedo telefonear?
Nerede bir telefon görüşmesi yapabilirim.

Me dijo usted que telefoneara, así que...
“Size telefon etmemi söylemiştiniz ya, işte...

De cualquier manera, telefonearé al banco en la mañana... y te devolveré tus mil libras.
Her neyse, sabah bankaya telefon edecek ve bin sterlinini geri ödeyeceğim.

Se invitó a la audiencia a telefonear para plantear sus preguntas.
Dinleyiciler telefonla soru sormaya davet edildi.

¿E.T. telefonear a casa?
E.T. eve telefon mu edecek?

Y telefoneará a la Princesa de Costa.
O da Costa Prensesine telefon edecek.

Como se trataba del período de vacaciones de fin de año, era el momento perfecto para telefonear.
Yılsonu tatili içinde olduklarından, telefon etmek için en iyi zamandı.

Mi tarea consistía en telefonear a personajes de la obra; por ejemplo, a Max Piccolomini, Questenberg, Isolani.
Görevim oyunun kişileriyle telefon laşmak; Max Piccolomini, Questenberg, Isolani gibi kişilerle.

Le telefonearé al despacho a primera hora de la mañana.
Sabah ilk iş Büro'ya telefon edeceğim.

¿Telefonear, a quién?
Ne için telefon etmek istiyorsun?

Su coche se había recalentado y entro a telefonear
Arabası hararet yaptığından Pocum' un otoparkına geldi

El director acaba de telefonear.
Az önce editör aradı.

Voy a telefonear al hospital y lo transportaremos en una ambulancia.
Hastaneyi arayayım, onu ambulansla götüreceğiz.

Extrañaré telefonear a mi hijo a cualquier hora del día o de la noche.
Gece gündüz sürekli oğlumu aramayı özleyeceğim.

El inspector Struds me sugirió que le telefoneara.
Müfettiş Lestrade size ulaşmamı önerdi.