Monaco oor Turks

Monaco

/mɔ.na.ko/ eienaam manlike

Principauté

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Monako

eienaam

Principauté

Dans un lieu comme Monaco, ou là où les gros bonnets comme vous se font dorer la pilule.
Monako gibi canlı bir yer ya da siz şişman kediler güneşlenmeye nereye gidiyorsanız, bilmiyorum.

Monako Prensliği

eienaam

monaco

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

monako

Dans un lieu comme Monaco, ou là où les gros bonnets comme vous se font dorer la pilule.
Monako gibi canlı bir yer ya da siz şişman kediler güneşlenmeye nereye gidiyorsanız, bilmiyorum.

Soortgelyke frases

Rainier III de Monaco
III. Rainier

Principauté de Monaco
Monako · Monako Prensliği

Association Sportive de Monaco Football Club
AS Monaco FC

Monaco et le Concours Eurovision de la chanson
Eurovision’da Monako

Grand Prix automobile de Monaco
Monako Grand Prix

voorbeelde

Il a été membre du Tribunal suprême de Monaco de 2007 à 2015.
2007 yılından bu yana Monako Yüksek Mahkemesi'nin bir üyesi olmuştu.

C'est le drapeau de Monaco.
Bu Monaco' nun bayrağı.

J'ai volé des diamants à Paris, des tableaux à Monaco...
Paris'te elmas, Monaco'da sanat soygunculuğu yaptım.

Monaco est le deuxième plus petit État indépendant au monde, après le Vatican.
Vatikan'dan sonra Dünya'daki ikinci küçük bağımsız devlet.

Qu'est-ce qui t'est arrivé au Monaco?
" Monaco's " da ne arıyordun?

On part à Monaco, il va se douter qu'il y a un problème.
Monaco'ya romantik bir geziye çıkacağız ve bir şeylerin ters gittiğini anlayacak.

Le Festival de télévision de Monte-Carlo fut créé en 1961 par le prince Rainier III de Monaco, désirant encourager une nouvelle forme d'expression artistique au service de la paix et de l'entente entre les hommes.
Festival de Télévision de Monte-Carlo, 16-20 Ocak 1961'de Monako prensi III. Rainier tarafından "barış ve erkekler arasında anlayış hizmetinde yeni bir sanat formu teşvik etmek" amacıyla başlatılan festivaldir.

Acceptez mes conditions avant ce soir, ou je renvoie Monaco au Moyen Âge!
Geceyarısına kadar şartlarımı kabul edin, yoksa Monako'yu karanlık çağlara geri göndereceğim.

Maintenant, Monaco me pose un problème, et je vais vous montrer pourquoi.
Monaca benim için problemli, nedeninin göstereceğim.

L'autre soir au Monaco.
Geçen gece " Monaco's " da.

C'était la voiture de Cary Grant... à Monaco quand il tournait dans " To Catch a Thief ".
Bu arabayı Cary Grant'in Monaco'da " To Catch A Thief "..... filminin çekimlerinde kullandığını hatırlatayım.

Mais cela fait trop longtemps depuis Monaco.
Monako'nun üzerinden çok zaman geçti.

Je suis encore à l'heure de Monaco.
Hala Monaco saatinde yaşıyorum.

Un, à Monaco, et on a repéré l'autre ici.
Evet, birisi Monako'ya gitti, diğeri de izini buraya kadar takip ettiğimiz birisine.

T'es plus à l'heure de Monaco?
evet, sen hala monaco saatinde yaşamıyor musun?

On va à Monaco.
Monaco'ya gidiyoruz.

Mosley, à l'instar de beaucoup de pilotes de Formule 1, vit à Monaco.
Birçok Formula 1 pilotu gibi, Button da, Monako'da yaşamakta.

Nous avons desservi le sud de la France, depuis Bordeaux jusqu’à Monaco, et, pendant un an, Paris.
Fransa’nın güneyinde, Bordeaux’dan Monako’ya kadar hizmet ettik, bir yıl da Paris’te çalıştık.

Dans un lieu comme Monaco, ou là où les gros bonnets comme vous se font dorer la pilule.
Monako gibi canlı bir yer ya da siz şişman kediler güneşlenmeye nereye gidiyorsanız, bilmiyorum.

Le siège de l'IAAF est basé à Monaco depuis le mois d'octobre 1993.
Ekim 1993'ten beri federasyonun merkezi Monako'dur.

Louis XIV tenta de s'emparer de Monaco, mais échoua.
Louis XIV Monako'yu almaya çalıştı, ama başaramadı.

" Pour son retour à Hollywood, la Princesse de Monaco " a accepté de jouer dans le film d'Alfred Hitchcock pour Universal, " Marnie. "
Hollywood'a dönüş yapan Yüce Majesteleri Monako Prensesi Grace Mr. Alfred Hitchcock'un, Universal Pictures yapımı Marnie filminde oynamayı kabul etti.

En 1992, j'ai baisé la reine de Monaco
1992'de Monako'nun kraliçesiyle sevişmiştim.

Menacer Monaco, c'est menacer l'Europe.
Monako'nun güvenliğini Avrupa'ya bir tehdit olarak hissettirelim.

A Monaco, "Non, qu'est-ce que tu racontes?
Monaco' da, ''Hayır, sen neyden bahsediyorsun?'