carrefour oor Turks

carrefour

/kar.fur/, /kaʁfuʁ/ naamwoord manlike

Endroit où, dans les villes et à la campagne, se croisent plusieurs rues, routes, chemins.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kavşak

Noun

croisement de voies de communication

D'oû la dangerosité du carrefour.
Belki de bu kavşak o yüzden bu kadar tehlikelidir.

dörtyol ağzı

Devant lui, un carrefour dangereux.
İlerde çok yoğun bir dörtyol ağzı var.

sapak

yol ağızı

Soortgelyke frases

carrefour giratoire
Dönel kavşak

Groupe Carrefour
Carrefour

voorbeelde

Tu es passée par ce carrefour tous les jours.
O kavşaktan her gün geçerdin sen.

Un carrefour sur la route qui m'a amené à cet instant avec vous.
Bir yol ayrımı beni sizinle olduğum şu ana getirdi.

Carrefours.
Köşe başında.

S'ils prennent les carrefours, on est fichus.
Anayolu geçtikten sonra bütün taburu göle kadar sürebilirler!

Le carrefour le plus proche?
Cross sokağına yakın mı?

J’étais arrivé, cette nuit-là, au fatal carrefour.
O gece ölümcül bir yol ayrımına varmıştım.

Arrêtez-vous au carrefour.
Müsait bir yerde!

Au carrefour.
Kavşaktaki.

Elle se souvenait que plusieurs librairies médicales étaient regroupées autour du carrefour de l’Odéon.
Odéon kavşağının çevresinde tıp kitapları satan birçok kitapçı olduğunu hatırlıyordu.

Il a prié à chaque carrefour pour savoir de quel côté il devait aller.
Her kavşakta hangi yöne dönmesi gerektiğini bilmek için dua etti.

Vous avez déclaré que le feu était vert quand le bus a traversé le carrefour.
Bu ifadeye göre, otobüs kavşağı geçtiğinde ışık yeşilmiş.

Là on est sans aucun doute à un carrefour dans notre relation.
Şu anda tam bir kavşak noktasındayız.

La jeune fille aveugle qui vit dans la vieille maison au carrefour
Kavşaktaki eski evde yaşayan kör kız.

Située à un grand carrefour, c’était un centre bancaire et commercial important.
Belli başlı kavşaklardan biri üzerinde bulunduğundan, önemli bir bankacılık ve ticaret merkezi durumundaydı.

Les Marines appellent ça le " Carrefour de la Mort ".
Denizciler buraya Enayinin Geçidi der.

Vous êtes à un carrefour, ma chère.
Bir dönüm noktasındasın canım.

" Carrefour de Ia chance ", amiral.
" Şans Noktası " olsun efendim.

Retrouvez-moi au carrefour.
Benimle dört yol agzinda bulusursun. Böylece vakit kaybetmemis oluruz.

Partout en Amérique, je me suis trouvé dans des bars de carrefours, avec des familles entières.
Amerika'nın her yerinde ailecek kavşak barlarına gidenler gördüm.

Vous voulez que je me bande les yeux et que je traverse à un carrefour pour que je sente mieux mon écriture?
gözlerimi bağlayıcı kalabalık bir kavşakta yürümemi mi istiyorsun? Böylece yazarken daha çok hissedebilirim.

« En dix minutes, Luigi et le voyageur furent à l’espèce de carrefour indiqué par le jeune pâtre
“On dakika içinde Luigi ve yolcu genç çobanın işaret etmiş olduğu bir tür kavşaktaydılar.

Le novice et son guide abo rdent sur l'autre rive de la rivière et parviennent au carrefour de la « Vie et de la Mort •.
"Çırakla ustası nehrin öbür kıyısına çıkıp ""Yaşam ve Ölüm"" kavşağına varırlar."

Après ce carrefour, la rue de la Chapelle devenait la rue Marx-Dormoy.
Bu kavşaktan sonra Chapelle Sokağı, Marx-Dormoy Sokağı olarak devam ediyordu.

Cette histoire du gardien au carrefour...
Bekçinin değişen trafik lambası hakkındaki hikayesi...

Je suis arrivé à un carrefour de ma vie.
Hayatımda pek çok dönüm noktasında karar vermek zorunda kaldım.