cassier oor Turks

cassier

naamwoord manlike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kasadar

Noun

voorbeelde

Une possible addiction, et même un casier judiciaire.
Muhtemelen bağımlı, sabıka kaydı bile olabilir.

Le chauffeur prit la direction opposée à Marseille, suivant les panneaux de Cassis.
Sürücü Cassis levhalarını izleyerek Marsilya'nın aksi istikametinde yol almaya başladı.

Endroits chauffés, casiers.
Sıcak tüneller, dolaplar...

Mon casier est vierge.
Sicilim temizdir.

Elle ouvre un casier dans un gymnase à Somerville.
Somerville'deki lüks bir spor salonunun dolabına ait çıktı.

Dans mon casier.
Dolabımdan kaz çıktı.

C' est le casier du copain de ta femme
Karının erkek arkadaşının bir dosyasını koydum

On dirait un code pour un coffre ou un casier.
Bir kod bir kasa, kilitli çekmece için...

Tu as glissé une carte " désolé " dans mon casier mais tu ne t'es jamais excusé auprès de Peter ou de son père.
Dolabımın kenarına " özür dilerim " notu sıkıştırdın, ama hiçbir zaman Peter ve babasından özür dilemedin.

Vous pourrez parler de la prison, du casier des ados et même de votre nouvelle alliance avec M. Gold.
İkiniz, hapis süresi ve ıslahevi sabıka kayıtları hakkında tartışırsınız hatta belki de Bay Gold ile olan yeni ortaklığınızı bile konuşursunuz.

Derrière le casier.
Malzeme dolabının arkasında.

On a trouvé 323 hommes ayant un casier qui pourraient être l'agresseur.
Şimdilik bizim saldırgan olabilecek, sabıka kaydı olan tam 323 adam bulduk.

Tina, j'ai forcé le casier de Cindy.
Tina, Cindy Funk'ın dolabına girdim.

Il a déjà du mal avec son propre casier
Dolabını bile pek açmazdı

Un casier aussi long que ma bite.
Sicili sikim kadar uzun.

L'héritier n°2 ferme 1 casier sur 2.
2. varis olan her ikinci dolabı kapatacak.

Un mari avec un casier
Sabıka kaydı olan bir koca

Célibataire, pas de casier, diplôme universitaire... va à l'église tous les dimanches.
Bekar, sabıkası yok, üniversite mezunu her pazar kiliseye gidiyor.

On a retrouvé ses vêtements dans son casier.
Giydiği elbiseler kendi dolabında bulundu.

Cherchez des empreintes dans les casiers.
Dolaplardaki parmak izlerini alın.

Aucun n'a de casier.
Burada, sabıkalılar çalışamaz.

Je veux dire, des jeunes même avec des casiers judiciaires peuvent avoir des alibis.
Islahevi sabıkası olan çocukların bile şahidi var.

Un sacré casier judiciaire – à douze ans il a tué ses grands-parents et a fait six ans en psychiatrie.
On iki yaşındayken büyükannesiyle büyükbabasını öldürmüş, altı yıl Tulare Psikiyatri Hastanesinde yatmış.

Il a # ans, pas de casier, aucun lien financier avec les Bernstein
Parmak izleri gerçek adının Jonathan Baird olduğunu söylüyor.# yaşında, sabıka kaydı yok

Vérifiez d’abord ceux rejetés parce qu’ils avaient un casier judiciaire – et surtout les cambrioleurs.
Önce sabıkaları dolayısıyla reddedilenleri kontrol et ve bunların arasında hırsızlara dikkat et.