cassis oor Turks

cassis

/ka.sis/ naamwoord manlike

fruit

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kuş üzümü

naamwoord

Fruit d'un arbuste, le cassis ou groseillier noir (Ribes nigrum) de la famille des Grossulariacées originaire de l'Europe septentrionale.

le raisin, les olives, le cassis.
Üzümler, zeytin, siyah kuş üzümü.

frenküzümü

siyah frenküzümü

Cassis

eienaam

voorbeelde

Une possible addiction, et même un casier judiciaire.
Muhtemelen bağımlı, sabıka kaydı bile olabilir.

Le chauffeur prit la direction opposée à Marseille, suivant les panneaux de Cassis.
Sürücü Cassis levhalarını izleyerek Marsilya'nın aksi istikametinde yol almaya başladı.

Endroits chauffés, casiers.
Sıcak tüneller, dolaplar...

Mon casier est vierge.
Sicilim temizdir.

Elle ouvre un casier dans un gymnase à Somerville.
Somerville'deki lüks bir spor salonunun dolabına ait çıktı.

Dans mon casier.
Dolabımdan kaz çıktı.

On dirait un code pour un coffre ou un casier.
Bir kod bir kasa, kilitli çekmece için...

Tu as glissé une carte " désolé " dans mon casier mais tu ne t'es jamais excusé auprès de Peter ou de son père.
Dolabımın kenarına " özür dilerim " notu sıkıştırdın, ama hiçbir zaman Peter ve babasından özür dilemedin.

Vous pourrez parler de la prison, du casier des ados et même de votre nouvelle alliance avec M. Gold.
İkiniz, hapis süresi ve ıslahevi sabıka kayıtları hakkında tartışırsınız hatta belki de Bay Gold ile olan yeni ortaklığınızı bile konuşursunuz.

Derrière le casier.
Malzeme dolabının arkasında.

On a trouvé 323 hommes ayant un casier qui pourraient être l'agresseur.
Şimdilik bizim saldırgan olabilecek, sabıka kaydı olan tam 323 adam bulduk.

Tina, j'ai forcé le casier de Cindy.
Tina, Cindy Funk'ın dolabına girdim.

Un casier aussi long que ma bite.
Sicili sikim kadar uzun.

L'héritier n°2 ferme 1 casier sur 2.
2. varis olan her ikinci dolabı kapatacak.

Un mari avec un casier
Sabıka kaydı olan bir koca

Célibataire, pas de casier, diplôme universitaire... va à l'église tous les dimanches.
Bekar, sabıkası yok, üniversite mezunu her pazar kiliseye gidiyor.

On a retrouvé ses vêtements dans son casier.
Giydiği elbiseler kendi dolabında bulundu.

Cherchez des empreintes dans les casiers.
Dolaplardaki parmak izlerini alın.

Aucun n'a de casier.
Burada, sabıkalılar çalışamaz.

Je veux dire, des jeunes même avec des casiers judiciaires peuvent avoir des alibis.
Islahevi sabıkası olan çocukların bile şahidi var.

Un sacré casier judiciaire – à douze ans il a tué ses grands-parents et a fait six ans en psychiatrie.
On iki yaşındayken büyükannesiyle büyükbabasını öldürmüş, altı yıl Tulare Psikiyatri Hastanesinde yatmış.

Vérifiez d’abord ceux rejetés parce qu’ils avaient un casier judiciaire – et surtout les cambrioleurs.
Önce sabıkaları dolayısıyla reddedilenleri kontrol et ve bunların arasında hırsızlara dikkat et.

Au collège, j'étais pionne. Les élèves mettaient des œufs dans mon casier.
Bunu bilmeliyim çünkü orta okuldayken sınıf başkanıydım ve arkadaşlarım sürekli dolabıma salata dökerlerdi.

Il a trouvé 2 kilos d'herbe dans un casier dans le Sud de Farmington.
Okulda bir dolapta iki kilo ot buldu.

Lourd casier judiciaire.
Ciddi bir tecavüz suçlusu.