mourir de faim oor Turks

mourir de faim

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

açlıktan ölmek

Durant la sécheresse, beaucoup de personnes et d'animaux sont morts de faim.
Kuraklıkta, pek çok insan ve hayvan açlıktan öldü.

voorbeelde

Vous devez mourir de faim.
Eyvah, açlıktan ölüyor olmalısınız.

On va donc mourir de faim.
Yani açlıktan öleceğiz.

Il aurait pu mourrir de faim ou pire.
O açliktan ölmüs olabilirdi yada daha kötüsü.

Il avait peur de mourir de faim.
Onun yiyeceği yemeklerin dolapta olduğundan emin olmak istedi.

Plutôt mourir de faim que d'avaler un truc pareil!
Ben ondan yedim az daha ölüyordum.

Donc, mourir de faim va le faire payer plus vite?
Açken bu biraz zor

On va mourir de faim!
Biz açlıktan ölüyoruz.

Elle va mourir de faim en attendant que je rentre
İçeri girmemi beklerken açlıktan ölecek

Tu les oublierais, tu les laisserais mourir de faim.
Onları unutur, açlıktan öldürürsün.

On va mourir de faim ici.
Burada açlıktan öleceğiz.

Tu vas mourir de faim.
Sen açlıktan.

Nous allons mourir de faim.
Geberene kadar aç mı gezeceğiz.

Plus de 11 millions de personnes risquent de mourir de faim ou de soif.
Nijerya ve Çad topraklarında hüküm süren müthiş kuraklık da cabası... 11 milyondan fazla insanoğlu ölüm tehlikesi, açlık, ya da susuzlukla karşı karşıya.

Mourir de faim devint tout à coup une réalité envisageable.
Açlıktan ölmek, ansızın yakın bir olasılık olup çıkmıştı.

J' ai failli mourir de faim plusieurs fois
İkisinin arasındaysa nerdeyse açlıktan ölüyordum!

Mangeons ou je vais mourir de faim!
Yemek yiyelim artık yoksa ölümüm açlıktan olacak.

C’est leur roi, Duncan, qui ferma les portes devant nous et nous laissa mourir de faim
"""Kapıları kapatarak bizi dışarıda bırakan ve açlıktan ölmeye mahkum eden onların kralı Duncan'dı."""

Comme si je te faisais mourir de faim.
Duyan da seni aç bıraktım sanır.

Je ne laisserai pas ma meute mourir de faim, Winston.
Sürümün aç kalmasına izin vermem, Winston.

C'est possible sans mourir de faim et sans sortir?
Bunu aç kalıp dışarıda olmadan yapabilir miyim?

On peut mourir de faim dans une chambre d'hôtel parfumée.
Evet, artık böylece güzel kokulu bir otel odasında açlıktan ölürüz.

On va mourir de faim!
Açlıktan ölürüz.

Mais comment un pecheur peut mourir de faim tant qu'il a sa mer?
Demek istediğim, bir balıkçının denizi olduğu sürece aç kalması nasıl mümkün olabilir?

Les dernières personnes à mourir de faim seront les premières à suffoquer.
Açlık çeken son insanlar en başta boğulacak.

j'aurais très bien pu mourir de faim.
Evet, tattığım en lezzetli pastaların üstüne