mourir oor Turks

mourir

/muʁiʁ/, /mu.ʁiʁ/ werkwoord

Cesser de vivre.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

ölmek

werkwoord

Cesser de vivre.

Yaşamını sona erdirmek.

Marie est très malade et j'ai peur qu'elle ne meure.
Mary çok hasta ve korkarim ki o ölüyor.

vefat etmek

Verb

Cesser de vivre.

Yaşamını sona erdirmek.

Mais... elle est morte avant que je sache galoper.
Ama daha ben ata binmeyi öğrenmeden annem vefat etti.

yok olmak

Si vous ne mettez pas de côté et que vous mourez, votre argent meurt avec vous.
Bu parayı kenara koymazsanız aniden ölürseniz maaşınız da sizinle birlikte yok olur.

sönmek · gebermek · durgunlaşmak · göçmek · Hakk'ın rahmetine kavuşmak · can vermek · ebediyete intikal etmek · rahmetli olmak · ruhunu teslim etmek · vaktini doldurmak

Soortgelyke frases

poids mort
detveyt

temps mort
mola

Meurs un autre jour
Başka Gün Öl

nature morte
Natürmort · natürmort · ölüdoğa

lit de mort
ölüm döşeği

je vais mourir
ölüyorum

Écran bleu de la mort
Mavi ekran

mettre à mort
idam etmek

trompette de la mort
borazan mantarı

voorbeelde

Comment ai-je pu laisser mourir ainsi le père de mon propre frère ?
Öz ağabeyimin babasının böyle ölmesine nasıl göz yumabildim?

Peut-être a-t-elle envie de mourir à la fenêtre.
'Belki de kahrolası pencerenin yanında ölmek istiyordur.

Oui, ça l'a pas empêché de mourir avec la gangrène, amputé d'une jambe.
Elbette, fakat bu yinede onun bacağının kesilmesini ve kangrenden ölmesini engelliyemedi.

" Daniel, c'est moi qui vais mourir. "
O da, " Hayır, Daniel. Benim cesedimi. " dedi.

Oui, mourir.
Evet ölüyor.

Ma femme avait peur de mourir.
Karım ölmekten korkardı.

Non, mais un jeune pourrait mourir cette nuit.
Hayır ama bu akşam bir çocuk ölebilirdi.

L'acte de mourir est le même.
Sonuçta ölüm her zaman aynıdır.

Wilson Gromling du parti " Vivre libre ou mourir ".
" Ya Özgürlük Ya Ölüm " partisinden Wilson Gromling.

Ça leur est égal de mourir.
Onlar ölmekten mutlu olur.

Il a dû mourir le sourire aux lèvres.
Eminim, gülerek ölmüştür.

Alors tu vas mourir avec l'enfant.
O zaman sen de çocukla birlikte ölürsün.

J’ aimerai mieux mourir que d' en arriver là
Ben o noktaya gelince yok olmak isterim

Il est en train de mourir.
O ölecek.

Je préfère mourir.
Ölmeyi tercih ederim.

Vous voulez mourir?
Ölmek mi istiyorsun?

En dernier lieu... nous sommes tous condamnés à mourir
Eninde sonunda... hepimiz öleceğiz

Vous devez mourir de faim.
Eyvah, açlıktan ölüyor olmalısınız.

On va donc mourir de faim.
Yani açlıktan öleceğiz.

Je veux vraiment le tenir dans mes bras avant de mourir.
Ölmeden önce onu bir kez olsun kucağımda tutmak istiyorum.

L’humain engendré de l’esprit doit, lui aussi, mourir.
Benzer şekilde, ruhla evlat olmuş bir insan da ölmelidir.

Pearson était ton atout aussi, mais je l'ai vu mourir.
Pearson da değerli bir elemanındı ama biraz önce onun ölmesini izledim.

Pour y mourir, mais j' étais jeune et fort
Ölmeye gönderildim, ama genç ve güçlüydüm

Emma, mon ami a failli mourir à cause d' une boussole comme celle- là
Emma, sırf bunun gibi bir pusula için arkadaşım az kalsın ölüyordu

Nous pouvons être reconnaissant pour tout ce qu' il a fait pour toi avant de mourir
Sana öğrettikleri için şükredebiliriz