nièce oor Turks

nièce

/njɛs/ naamwoord vroulike

Une fille du frère ou de la sœur de quelqu'un.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

yeğen

naamwoord

La nièce dingo pleure en haut, elle ne veut pas descendre.
O çatlak yeğen yukarıda ağlıyor ve aşağıya inmek istemiyor.

kız yeğen

naamwoord

Soortgelyke frases

nièce sororelle
yeğen

C ta nièce?
C ta nièce?

neveu ou nièce
Yeğen

nièce fraternelle
yeğen

voorbeelde

Et t'emmènes ma nièce Jada voir " Le magicien d'Oz ".
Ve görmek için Yeğenim Jada almak " Ozsihirbazı. "

Excusez moi, monsieur, mais je cherche partout la robe de ma nièce, et je ne le trouve pas.
Affedersiniz, efendim, fakat yeğenimin küçük giysisini her yerde aradım, bulamıyorum.

Tu vas épouser ma nièce.
Küçük yeğenimle evleniyorsun.

Mme Gwilty expliqua qu'elle enseignait à sa nièce comment effectuer un coronach convenable.
Bayan Gwilty, yeğenine nasıl coronach yapılacağını gösterdiğini söyledi.

Vous parlez de mariage, ma nièce?
Evlilikten mi konuşuyorsunuz yeğenim?

Je t'ai appelé car je ne voulais pas que tu entendes des voix devant ta nièce comme un taré.
Seni aradım çünkü yeğeninin önünde deli gibi sesler duymanı istemedim.

J'ai pas de nièce.
Benim yeğenim yok.

J'ai seize neveux et nièces!
Tam 16 yeğenim var.

Pourquoi ne viendriez-vous pas me rendre visite avec votre nièce?
Yakınlarda yeğeninizle birlikte bana misafirlik etmez misiniz?

Selon Grégoire de Tours, le gouvernement de l'Empire à ce stade fut assumé par Sophie, la nièce de Théodora et impératrice consort de Justin II.
Tourslu Gregory'ye göre, bu noktada İmparatorluğun mutlak gücü, I. Justinianus'un eşi Theodora'nın yeğeni olan eşi Sophia tarafından üstlenildi.

C'est celui de ma nièce!
Benim de yeğenimin doğumgünü.

Je n’ai pas vu mes nièces et mes neveux aussi souvent que je l’aurais souhaité.
Ve yeğenlerimi istediğim kadar sık göremedim.

Atticus a l'air de s'être attaché à votre nièce.
Atticus yeğeninizle çok ilgili görünüyor.

La personne que je cherche serait ma nièce.
Aradığım kişi yeğenim.

Marie est ma nièce.
Mary benim yeğenim.

C'est ma nièce Zoé.
Yeğenim Zoe.

Ignorer ce commentaire, prendre tout un tas de photos, et ne pas me laisser distraire de ce moment de pur bonheur, et en agissant de cette façon, partir avec la honte de ne pas m'être affirmée, surtout devant ma nièce.
Bu yorumu dikkate almamalı, milyonlarca fotoğraf çekmeli, ve o anın doğal eğlencesinden bir anlık için dikkatimi dağıtmamalı mıyım, ve bunu yaparken kendim olmak için ayağa kalkmamamın ortaya çıkmasının utancıyla yürürüm, özellikle yeğenimin önünde.

Je l'ai vu hier soir au bar parler avec la nièce de Proctor.
Dün gece Forge'da onu Proctor'un yeğeniyle konuşurken gördüm.

Voici ma nièce Louise et ma petite-fille Susan.
Ben Dr Who yeğenim Louise ve torunum Susan.

Ta nièce est vivante, mais si tu veux qu'elle le reste, tu ferais mieux de me donner ce que j'exige.
Yeğenin yaşıyor ama eğer öyle kalmasını istiyorsan ihtiyacım olan şeyi bana versen iyi olur.

Ta niece, Michelle.
Yeğenin, Michelle.

Pour ma nièce?
Yeğenime olur mu sence?

Je vais trouver ma pauvre nièce dans sa honte, et la ramener avec moi.
Zavallı yeğenimi o perişan halinde bulacağım, alıp buraya getireceğim.

Mais mettre ta nièce dans l'équipe?
Ama kendi yeğenini de takıma almak, Deng?

Pour l'instant, la Dame n'a pas besoin de faire la lecture au connard malade qui veut épouser la nièce de sa femme.
Hanımın şimdilik karısının yeğeniyle evlenmek isteyen o sapığa kitap okumaya gitmesine gerek yok.