plombier oor Turks

plombier

/plɔ̃bje/ naamwoord manlike

Professionnels spécialisé dans la construction et l'entretien de la plomberie, du chauffage, de l'eau et/ou des eaux usées.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

muslukçu

Tu es une fille de plombier toute crachée.
Babasına bak kızını al, muslukçu kızı ne olacak!

lehimci

tenekeci

voorbeelde

Ni rattrapé que je ne sois pas le plombier qu' il voulait tellement que je sois
Ya da çok istemesine rağmen...... tesisatçı olmadığım gerçeği

Whoa, vous n'êtes pas les plombiers habituels.
Siz her zamanki muslukçular değilsiniz.

Je pense que tous les plombiers des États-Unis sont excessivement riches et qu'ils continuent à faire ce métier juste pour pouvoir se moquer de nous.
Sanırım Amerika'da ki bütün tesisatçılar oldukça zenginler Ve sadece aklımızı karıştıracak işleri alıyorlar.

Je ferais mieux d'appeler un plombier.
En iyisi bir muslukçu çağırayım.

Un plombier tu veux dire?
Tesisatçı mı demek istedin?

Je demanderai à un plombier.
Bir tesisatçı çağırırım.

Tu crois être le seul plombier vivant par ici?
Sanki buradaki tek tesisatçı siz misiniz?

Plombier installateur de stores
" Tesisatçı ve panjur tamircisi

En Italie, on l'appelle " le plombier ", et " maestro " également, parce qu'il est en fait ingénieur, artisan et sculpteur à la fois.
Ona İtalya'da " Tesisatçı " derler, aynı zamanda " Üstad, " çünkü gerçekten de bir mühendistir ve bir usta ve heykeltraştır üstelik.

Je vous présente Ralph Zimmerman, encarté au syndicat des plombiers
Sıhhi Tesisatçılar Sendikası' nın resmi üyesi olan Ralph Zimmerman' la tanışın

Le plombier peut venir mardi.
Tesisatçı salı günü gelebilir.

Je ne vous imagine pas plombier.
Sizi tesisatçı olarak düşünemiyorum.

Vous êtes plombier, c'est bien ça?
Tesisatçısın dimi?

Quoi, il t'a dit qu'il voulait devenir plombier?
Tesisatçı olmak istediğini söyledi mi sana?

Ton père était plombier.
Baban tesisatçıydı.

Notre, heu... " Joe le plombier " si tu veux.
Eğer kabul edersen, bizim'sade vatandaşımız'ol.

J'ai besoin d'un plombier.
Evet, bana da bir tesisatçı lazım.

Qu'est- ce exactement qu'un docteur, un charpentier, un plombier ou un architecte... qu'est- ce qu'il font vraiment?
Bir doktor, bir marangoz, bir reklamcı veya bir mimar tam olarak nedir? Tam olarak ne yapıyorlar?

Je vais payer pour le plombier.
Tesisatçının parasını ben ödeyeceğim.

Ma femme dit qu'un plombier est venu.
Karım tesisatçıların geldiğini söylüyor.

Je suis peut-être un plombier ordinaire mais toi, t'es un lunatique délirant!
Ben sıradan bir tesisatçı olabilirim ama sen kaçığın tekisin!

J' suis le plombier
Ne?Ben tesisatçıyım

Nous devons éclaircir cela comme un plombier efface un évier!
Bunu bir tesisatçının tıkalı lavaboyu açması gibi temizlemeliyiz.

Je m'en fiche si tu sors avec cette fille ou non, mais tu ne définis pas ton père en tant que plombier, ou ta soeur comme promeneuse de chiens ou toi-même comme infirmier.
Bu kızla çıkman, çıkmaman umurumda değil, ama babanı tesisatçı diye aşağılayamazsın, ya da kız kardeşini köpek bakıcısı diye, ya da kendini hemşire diye.

Les plombiers savent qu' il parle pour moi
' a # bana kalacak