pull oor Turks

pull

/pyl/ naamwoord manlike

Habit épais et chaud à manches longues qui s'enfile par la tête.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kazak

naamwoord

Habit épais et chaud à manches longues qui s'enfile par la tête.

J'ai profité d'une promo et acheté trois pulls.
Bir satış avantajından yararlandım ve üç kazak aldım.

süveter

naamwoord

Habit épais et chaud à manches longues qui s'enfile par la tête.

Tom tricote un pull.
Tom bir süveter örüyor.

Soortgelyke frases

effectuer une transmission de type pull
istemek · çekme

pull-over
Kazak · kazak · süveter

voorbeelde

On dirait un pull qui gratte de chez Vet'Discount.
Çin malları satan mağazadan aldığım ve beni kaşındıran hırkaya benziyor.

Elle portait un pull-over rouge, n'est-ce pas?
Kırmızı bir kazak giyiyordu, değil mi?

Ma maman m'a tricoté un pull.
Annem benim için bir kazak ördü.

On a trouvé pour Chris un nouveau pull.
Okul resmi için Chris'e yeni kıyafet aldık.

Prends-lui un pull.
Onun yanına gitmelisin.

J'ai acheté ce pull pour ma fille, pour son anniversaire.
Kazağı kızıma aldım, doğum günü için.

Elle lave le pull-over.
Kazağını yıkıyor.

A ma paroisse, nous tricotons toujours plus de pulls que nécessaire.
Halkevindeki grubumuz hep fazladan birkaç hediye örer.

" Je serai celle avec un pull mauve enroulant une balançoire autour du cou d'une ordure. "
Üzerinde mor bir kazak olan ve kevaşenin birinin boynuna salıncak dolayan biri görürsen o benim.

Où que tu jettes ton pull, en quelques secondes, c'est dans le bac.
Süveterini nereye atarsan at, bir saniye sonra askıda oluyor.

Le sang trouvé sur le pull chez Toby correspondait bien.
Toby Cavanaugh'un kazağında buldukları kan lekesi doğrulanmış.

Maman! Il court après une nana et tu lui ramènes un pull?
Anne, adam piliçlerin peşinden koşuyor, sen de ona süveter mi getiriyorsun?

Pas de discours, pas de pulls idiots, pas de diapos.
Konuşma yok, aptal süveterler yok, Slayt yok

Je n'enlèverai pas mon pull.
T-shirt'ümü çıkarmayacağım.

Ce pull me gratte.
Bu kazak beni gerçekten kaşındırıyor.

Tu penses à un pull en particulier?
Peki aklında belirli bir süveter var mı?

Malgré le froid, elle avait ôté sa parka et ne portait qu'une veste de treillis sur son pull
Soğuğa karşın parkasını giymemişti ve kazağının üstünde sadece bir yelek vardı.

J'ai repéré un petit pull craquant, mais j'en ai envie pour moi.
Ben Bloomies'de güzel bir kazak gördüm ama kendime istiyorum.

Maintenant, mets ton pull.
Şimdi süveterini giy.

Où avez- vous eu ce pull?
O kazağı nerden aldınız?

Pull-overs
Kazaklar

La dernière fois, il portait un pull bleu et un regard idiot.
Onu son gördüğümde Harry mavi bir kazak giymişti ve yüzünde salakça bir ifade vardı.

Stephanie, elle avait un pull jaune.
Stephanie'nin sarı bir kazağı vardı.

Détournez l’attention en portant un pull de couleur vive. (...)
O zaman canlı renkli kazaklarla dikkati başka yöne çekin . . . .

La jupe et le pull coûtaient plus de mille dollars.
O elbise ve onunla takım olan kazak bin dolardan fazlaydı.