pull-over oor Turks

pull-over

/py.l‿o.vɛʁ/ naamwoord manlike

tricot (sweater)

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kazak

naamwoord

Habit épais et chaud à manches longues qui s'enfile par la tête.

Ma mère m'a fait un pull-over.
Annem benim için bir kazak yaptı.

süveter

naamwoord

Habit épais et chaud à manches longues qui s'enfile par la tête.

Ma chère, vous devriez mettre un pull-over.
Tatlım, sen üzerine bir süveter giymek isteyebilirsin.

Kazak

eienaam

vêtement tricoté qui couvre les épaules, le dos, le torse et les bras

Ma mère m'a fait un pull-over.
Annem benim için bir kazak yaptı.

voorbeelde

Elle portait un pull-over rouge, n'est-ce pas?
Kırmızı bir kazak giyiyordu, değil mi?

Elle lave le pull-over.
Kazağını yıkıyor.

Pull-overs
Kazaklar

Étaient-ce vos pull-overs ou des nappes ou du linge ?
İçinde kazaklarınız ya da örtüleriniz, belki de çamaşırlarınız vardı?

Le plus gros, le plus beau, le pull-over Huskaroo.
" Ne kadar büyük o kadar havalı!

Ce pull-over n'est pas trop grand et il ne peut pas l'être.
Bu kazak çok büyük değil ve olamaz.

Vous verrez que son pull- over est usé
Gördüğünüz gibi kazağı yırtılmış

Eh bien, toi et le propriétaire du pull-over péruvien.
Şey, sen ve Perulu kazağın sahibi.

Regardez tout le monde, Sherlock Homo est ici pour résoudre le cas du pull-over gay.
Sherlock Homo " Eş cinsel Kazağın Sırrı " nı çözmeye gelmiş.

La circulation embrouillait ses idées et le faisait transpirer –autant qu’un bon pull-over.
Trafik aklını karıştırmış ve onu terletmişti - bir kazak kadar.

Vous ne voulez pas un pull-over?
Kazak istemiyor musun?

Elle a mis son pull-over.
O, kazağını giydi.

Et puis te tricoter des pull-overs, te bercer et te dire que j'adorais tes couches sales.
Sana kötü çocuklarla ilgili hikâye anlatmalı kocaman şekerli kurabiye pişirmeli, ve yumuşacık kazaklar örmeli elinden tutup, bebek bezlerini ne kadar sevdiğimden bahsetmem gerekiyordu.

On a le pull-over.
Kazak aldık.

Ça te dirait de devenir un pull-over?
Nasıl bu kadar sert olabiliyorsun?

Tom a le même pull-over que toi.
Tom seninle aynı kazağa sahip.

Je n' aime pas le pull- over
Bu süeteri sevmiyorum

Tu veux peut-être leur tricoter 8 petits pull-overs en souvenir?
Seni hatırlamaları için oturup sekiz tane kazak da örmek istersin belki.

Et une veste.Et un pull- over
Eski bir ceket ve kazak da alın

Elle mit son pull-over.
O, kazağını giydi.

Non, je suis désolée que vous n'ayez pas reçu votre pull-over.
Formanız elinize ulaşmadığı için çok ama çok özür dilerim.

Joli pull-over.
Bu güzel bir kazak.

Oh, ouais, on s'est, comme, retrouvés à une pull-over partie.
Evet, sanki sweatshirt partisinde kader bizi birleştirdi.

Il y a une clé dans son pull-over.
Kazağının cebinde anahtar var, git onu al.