pulsar oor Turks

pulsar

naamwoord manlike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

pulsar

naamwoord

Mais la lumière des pulsars affecte parfois les espèces inférieures.
Biz pulsar ışığında yolculuk ederken, nadiren düşük seviyeleri türleri etkiler.

atarca

naamwoord

C'est dans l'amas de Lonka que se trouve le pulsar le moins éloigné?
Bay Data, en yakın atarca yıldız Lonka Sisteminde değil mi?

Pulsar

objet astrophysique fortement magnétique constitué d'une étoile à neutrons ou d'une naine blanche

Est ce que tu as analysé la lumière des pulsars?
Pulsar ışığını henüz taramadın mı?

Soortgelyke frases

Pulsar milliseconde
Milisaniye Pulsarı

voorbeelde

Nous tournerons autour des pulsars à une distance de 80 millions de km.
İki pulsarı minimum 80 milyon km mesafeden çembere aldık.

Ordinateur, y a-t-il un pulsar d'une période rotationnelle de 1,5244 secondes qui soit à portée de nos détecteurs?
Bilgisayar, algılayıcı menzilimizde dönüş zamanı... 1.5244 saniye olan bir atarca var mı?

Les Destiny est sorti de ftlDans la gamme d' un pulsar
Destiny bir titreşen yıldızın menzilindeyken FTL' den çıkmış

L’un des meilleurs indices est fourni par un système stellaire connu sous le nom de pulsar binaire.
Bu konuda en iyi belirtiler, ikili pulsar olarak bilinen bir yıldız sisteminden gelmektedir.

Cet objet est un pulsar, résidu produit par une supernova et tellement comprimé que les électrons et les protons des atomes de l’étoile qu’il était se sont amalgamés pour former des neutrons.
Buna pulsar denir; pulsar asıl yıldızın atomlarındaki elektron ve protonların birarada nötronlar oluşturacak şekilde sıkıştığı, kendi etrafında hızla dönen bir süpernova kalıntısı olarak tanımlanır.

C'est dans l'amas de Lonka que se trouve le pulsar le moins éloigné?
Bay Data, en yakın atarca yıldız Lonka Sisteminde değil mi?

L'une au moins est un pulsar.
Bunlardan en az biri pulsardır.

Par exemple, la désignation des pulsars a dans un premier temps utilisé l'époque B1950.0 pour répertorier les pulsars par leurs coordonnées.
B, pulsar isimlendirilirken, 1950.0 tarih başı (epoch) değerlerinin kullanıldığı anlamına gelir.

Il y a deux pulsars proches dans ce secteur.
Doktor bu bölgede yörüngeleri birbirine çok yakın olan 2 tane bulmuş.

Pulsars et étoiles à neutrons.
Pulsarlar ve nötron yıldızları.

Le personnel minier de Pulsar Four est prié de se présenter au bureau d' expédition des ressources, au # ème
Pulsar dört madencilik personeli yedinci kattaki kaynak keşif bürosuna gidin

Nous avons été sélectionnés pour suivre les ordres, Pulsar.
Emirlere itaat etmek için yetiştirildik Pulsar.

Le Destiny est sorti de P. V.Q.L. à portée d'un pulsar.
Destiny bir titreşen yıldızın menzilindeyken FTL'den çıkmış.

L’une de ces étoiles est également un pulsar, c’est-à-dire qu’en tournant sur elle- même elle émet des impulsions d’ondes radio à la manière d’un phare.
* Bu yıldızlardan biri de ayrıca bir pulsar’dır—bir fener kulesinin döner ışığı gibi, bu yıldız da dönerken, bir radyo dalgası yayınlamaktadır.

Un pulsar itinérant de classe B devrait passer à quatre milliards de kilomètres de l'antenne MlDAS dans trois jours.
Önceden tahmin edilebilirler, bir gezici B sınıfı atarca, BDDŞİ kullanarak üç saat içinde 4 milyar kilometrelik mesafeyi geçebilir.

A plus de six mille années-lumière de la surface de la Terre, une étoile à neutrons en rotation rapide, un pulsar appelé la Veuve Noire, bombarde son étoile naine brune de radiations pendant que les deux orbitent l'une autour de l'autre toutes les 9 heures.
Yeryüzüne, altı bin ışık yılından fazla bir uzaklıkta "Black Widow Pulsar" isimli hızla dönen bir nötron yıldızı, her 9 saatte birbirlerinin etrafında dönerken yörüngesindeki kahverengi cüce yıldızı radyasyonla bombalıyor.

Le pulsar, attiré par la pesanteur... replongerait dans la Terre... et creuserait des centaines de milliers de trous... avant que la friction à l'intérieur de notre planète ne l'arrête.
Nötron yıldızı maddesi Dünyadaki çekim kuvveti sayesinde geri çekilerek tekrar yere dalışa geçerdi. Nihayetinde bu delikler açılmadan, hatta yer ile temasa geçmeden önce gezegenimiz devinimini sonlandırırdı.

La physique qui régit les émissions radio de Jupiter est similaire à celle des pulsars radio.
Jüpiter’in radyo yayımını tetikleyen fizik kuralları, pulsarların radyo yayımında uygulanana benzerdir.

Ce pulsar équilibre le terrain de jeu.
Bildiğin gibi, o titreşen yıldız eşit şartlar oluşturuyor.

Les pulsars (il s’agirait d’étoiles effondrées qui tournoient sur elles- mêmes) ont une “gloire” unique.
Hızla dönen çökmüş yıldızlar olduklarına inanılan Pulsarların bir hayli eşsiz “izzet”leri vardır.

Je doute que ce soit dû aux dommages du pulsar.
Titreşen yıldız hasarından olduğunu sanmıyorum.

On a identifié plusieurs types d’étoiles, telles que les géantes rouges, les naines blanches ou les pulsars.
Dev kızıl ve cüce beyaz yıldızlar veya pulsarlar gibi, birçok yıldız çeşidi belirlendi.

En fait, ils avaient détecté un pulsar, une étoile très dense qui tourne très rapidement sur son axe en émettant des ondes radioélectriques comme s’il s’agissait du rayon de lumière d’un phare tournant.
Aslında onlar, bir “pulsar”, yani hızla dönen ve bu nedenle bir deniz fenerindeki dönen ışığın yanıp sönen ışınları gibi aralıklı radyo sinyalleri yaydığı görülen muazzam bir yıldız buldular.

Il y a également ces minuscules étoiles appelées pulsars, dont l’une “bat” quelque 600 fois à la seconde.
Bundan başka Pulsar diye adlandırılan minik yıldızlar da var ve bunlardan biri saniyede yaklaşık 600 kez yanıp söner.

En effet, au centre de cette nébuleuse, les astronomes ont découvert un objet minuscule tournant sur lui- même 33 fois par seconde, baptisé pulsar.
Gökbilimciler onun merkezinde başka bir şey keşfettiler. Bu, saniyede 33 kez dönen ve pulsar diye adlandırılan minik bir gökcismiydi.