gitmek oor Tsjeggies

gitmek

werkwoord

(Bir yönde) ilerlemek.

Vertalings in die woordeboek Turks - Tsjeggies

jít

werkwoord

Daha genç olsam, okumak için yurt dışına giderim.
Kdybych byl mladší, šel bych studovat do zahraničí.

chodit

werkwoord

Mary nasıl yüzeceğini bilse, o, plaja daha sık gider.
Kdyby Mary uměla plavat, chodila by na pláž častěji.

jet

werkwoord

Karımı görmek için eve gitmek istiyorum.
Chci jet domů a vidět se s manželkou.

jezdit · kráčet · letět · létat

Soortgelyke frases

tuvalete gitmek istiyorum
chci jít na záchod

dörtnala gitmek
klusat

ateşe körükle gitmek
přilít olej do ohně

işi iyi gitmek
vzkvétat

detaya gitmek
procházet k podrobnostem

nasıl giderim
jak se dostanu do

sair gider
přirážka · revize · vedlejší náklady

gider raporu
vyúčtování výdajů

voorbeelde

Neden Woodbury'ye gitmek istiyorsun?
Takže proč chceš do Woodbury?

Gitmek benim fikrimdi.
Byl to můj nápad.

Gitmek zorundayız.
Musíme jít.

Gündemden düşüp daha sonrasında da unutulup gitmek istemiyorum.
Ustoupím ze světla reflektorů a všichni na mě zapomenou.

Bence şimdi yapmamız gereken en önemli şey bu mahalleden cehennem olup gitmek.
Myslím, že ta nejdůležitější věc, co teď musíme udělat je, je dostat se z téhle čtvrti.

Oraya mı gitmek istiyorsun?Evet
Chceš tam jet?

Ben eve gitmek istiyorum
Chtěla bych jít domů

Üzgünüm, Jere ama gitmek istiyorum.
Promiň, Jere, chci odejít.

Vera gitmek zorundayım.
Vero, musím tam jít.

Tom'a onunla Boston'a gitmek istemediğimi söylemem gerekirdi.
Měla jsem Tomovi říct, že s ním nechci jet do Bostonu.

Gitmek zorundayım.
Musím jít.

Yarın alışverişe gitmek ister misiniz?
Půjdete zítra nakupovat?

Artık gitmek zorundayız.
Už musíme jet.

Alacakaranlıktan sonra ormanın içinden gitmek iyi olmaz.
Není dobře chodit sám v lese... po setmění.

Pete'nin araba servisine gitmek isteyebilirsiniz.
A tam zamíříte k Petovi.

Stephen, ben gitmek istiyorum.
Stephene, chci jít pryč.

Chuck, gitmek zorundayım.
Chucku, musím jít.

Ayrıca bugün oraya gitmek için zamanım yok.
Kromě toho nemám dneska čas tam jít.

Yakında gitmek isteyeceksin.
Za chvíli budete chtít odjet.

Bebeği yetimhaneye geri verip eve gitmek.
Vraťte dítě do sirotčince a vraťte se domů.

Ölümünden epey zaman önce “İsa, Yeruşalime gitmek, ihtiyarlar ve başkâhinlerle yazıcıların elinden çok şeyler çekip öldürülmek, ve üçüncü günde kıyam etmek gerek olduğunu şakirtlerine o vakitten göstermeğe başladı.”
Ježíš se již dlouho předtím snažil pomoci svým učedníkům, aby si uvědomili, že on „musí jít do Jeruzaléma a vytrpět mnoho od starších mužů a předních kněží a znalců Zákona a být zabit a třetí den vzbuzen“.

Belki de toplanıp gitmek istemiyorumdur tamam mı?
Možní si nechci jen sbalit a odejít.

Gerçekten ama gerçekten gitmek istiyorum
Tati, prosím.Opravdu moc moc chci jet

Anne, gerçekten gitmek mi istiyorsun?
Mami, opravdu už chceš jít?

Gitmek istiyorsan hiç durma...
Podívej, pokud chceš odejít, můžeš.