sörf oor Spaans

sörf

Noun

Vertalings in die woordeboek Turks - Spaans

surf

naamwoord manlike

deporte que consiste en deslizarse en una ola de pie sobre una tabla

Onlar sörf yapmaya gittiler.
Fueron a hacer surf.

tabla hawaiana

naamwoord vroulike

Arabanın üstüne bağlanmış bir sörf tahtası var.
Traes una tabla hawaiana en el auto.

voorbeelde

Sörf yapmayı gerçek bir ustadan öğrenmelisiniz.
Deberían aprender del verdadero maestro.

Sörf kiralamak isterim.
Me gustaría alquilar una tabla.

Belki biz şu anda konuşurken onlardan bazıları, internette sörf yaparak kızınızın sohbet odasını arıyor.
Quizá algunos están navegando en internet ahora buscando el chat room de sus hijas.

Cinayet saatinde sörf tahtası olan gri Escalade'yi oradan ayrılırken görmüş.
Recuerda haber visto un Escalade plateado con un porta tablas de surf yéndose esta mañana a la hora de la muerte.

Raimana, sörf yapmanın öğretilemeyeceğini söyler.
Raimana seguramente te diría que el surf no es algo que pueda enseñarse.

Sörf ustasını mı?
¿Al gurú Zen del surf?

Dönüş yaparken sörf yapıyormuş gibi hissettik ve rüzgara karşı da çok etkili.
Al girar, hay la sensación de surfear y la forma en que va contra el viento es muy eficiente.

O mezarda kapalı kaldığımızda ateşte sörf yapan bir penguen gördüm.
Cuando estábamos en la tumba... vi unos dibujos de un pingüino que hizo surf sobre fuego.

Wexler Ve, artık sörf yok saç kesimi arıyorum.
Wexler y, no se navega más, busca corte de pelo.

Teahupo'o'da sörf, nadiren kuzu kadar uysaldır.
Pocas veces, surfear en Teahupo'o es un deporte tranquilo.

Arkadaşlarım gibi sörf eğitmeni olmak isterdim.
Quería ser instructor de surf como mis amigos.

Artık yeni bir sörf tahtası seçsen iyi olacak, öyle değil mi?
Más vale que cojas una nueva tabla, ¿no crees?

Chun kayalıklarında sörf yapan biri yoldan patlamayı görüp 911'i aramış.
Un surfista de camino a Chun's Reef... vio una explosión desde la carretera y llamó al 911.

Sörf yapmayı öğrenmem gerek.
Voy a aprender a hacer surf.

Fransızca bilen bir sörf hocası.
Un instructor de surf que habla Frances.

Bir yıl Fransa'da sörf yaptım.
Pase un año surfeando en Francia.

Hala sörf yapamıyorum.
Aún no sé surfear.

Bu harika bir sörf olacak, muhteşem bir sörf.
Vamos a dar una vuelta, tío.

Evet, sörf tahmincileri yapar bunu.
Si, los analistas surferos hacen eso en sus sitios web.

Eminim ki seneye tekrar geldiğimizde, kendi sörf tahtası olacak.
Les garantizo que el año próximo él tendrá su tabla.

Sörf beni çok mutlu ediyor, bu çok güzel.
Surfear me hace feliz, así que es bueno.

Ayrıca ben sadece internette sörf yapmam.
Soy un especialista en esto.

Trent'in rüzgâr sörfüne başladığını ve sınıfındaki bütün kızların bir numaralı hedefi hâline geldiğini söylüyor.
Ella dice que Trent ha tomado hasta " windsurfing " Y ser objetivo numero uno entre las chicas de su clase.

Yarın sörf yapacağız.
Surfearemos mañana.

" Girdap " denilen yerde sörf yapıyormuş.
Él estaba surfeando en un sitio llamado " El vórtice ".