dalak oor Portugees

dalak

[dɑ.ˈɫɑk] naamwoord

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

baço

naamwoord manlike

Bunu geçen ay anahtarlarını yaşlı bir kadının dalağında unutan adam söylüyor.
Diz o cara que deixou as chaves no baço de uma senhora mês passado.

Dalak

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

baço

adjective noun

Dalağını ve akciğerin suyunu almalı, kanama nedenini belirlemeliyiz.
Temos de retirar o baço, drenar o pulmão e descobrir a causa da hemorragia.

voorbeelde

Dalağı çıkarman gerekecek.
Precisa tirar o baço.

Yıllar önce böyle birine ya onarım cerrahisi yapardık ya da dalağı çıkarırdık.
Alguns anos atrás, o procedimento seria reparar ou remover o baço.

Dalağa giden damarda pıhtı oluşumuna neden olmuş olmalı.
Provavelmente devido a um coágulo na veia esplênica.

Böyle yerlere giderken kaygı ve yalnızlık hissediyorum çünkü hayatımda tek başıma olduğum bir dönemdeydim ve serimin adını 'Çığlak Şehir Dalağı' adını vermeye karar verdim. Charles Baudelaire'i referans ediyor.
Quando eu ia muito a estes espaços, andava muito ansiosa e isolada, pois estava numa fase solitária da minha vida e decidi chamar às minhas séries "Naked City Spleen" fazendo referência a Charles Baudelaire.

Dalağımdan hiç bahsetmeyeyim.
Meu baço nem começou a crescer.

Bay " Beynini Becer,..... Dalağını Ye,..... Etini Şapka Diye Tak " Leacher, ha?
Então esse é Leacher, o canibal dos enigmas verbais?

Bunu geçen ay anahtarlarını yaşlı bir kadının dalağında unutan adam söylüyor.
Diz o cara que deixou as chaves no baço de uma senhora mês passado.

Hadi öylesine derine dalakım ki sadece birimize destekle geri gelebilelim
Vamos mergulhar o mais profundo possivel

Bir yığın dalak ve benim sol serçe parmağım ile birlikte.
Juntamente com um pedaço do baço e um dedo do pé esquerdo.

Dalak arteri yırtılmış.
Rasgão da artéria esplênica.

Herhalde dalağı yırtıImış olmalı.
Creio que ele perfurou o baço.

Dalak ve karaciğeri oldukça fazla yoruyor.
Ela acarreta uma enorme tensão no baço e no fígado.

Sanırım dalağım yer değiştirdi ama artık her şey yolunda.
Acho que meu baço mudou de lado, mas estou melhor agora.

Bu sonuç vermezse, hastanın dalağı senindir.
Se isto não resultar, o baço é todo teu.

Dalağın yırtılıp yırtılmadığına bakmamız gerekiyor.
Avalie risco de ruptura do baço.

Dalağında yaralanma olabilir.
Pode ser uma laceração no baço.

Dalağını almadılar
Eles não tiraram o baço dela

Patlamış dalak, beyin sarsıntısı, kırık baldır.
Ruptura do baço, concussão, fratura do fêmur.

Dört mermi yarası, parçalanmış bir dalak, çıkık bir omuz enine bir kırık, karnında ve sırtında derin bir yırtık var.
4 buracos de bala, uma laceração no baço, um ombro deslocado, uma fratura transversal, lacerações no peito, abdome e nas costas.

Bir de delinmiş dalağım var.
E uma rotura do baço.

Birkaç sıyrığı olan bir adam geldi, dalağı alındı.
O cara chega com alguns arranhões, acaba perdendo o baço.

Dalağı hissettiğinde...
Quando sentires o baço...

Dalak faldan daha önemlidir.
O baço ganha do horóscopo.

Dalağında kanama da olabilir.
Pode ser sangue do baço.