sarsmak
Definisie in die woordeboek Turks
sarsmak
sinonieme
sallamak · silkelemek · silkmek
grammatika
sarsmak (third-person singular simple present sarsar) ;; positive - declarative
positive - interrogative
negative - declarative
negative - interrogative
singular | plural | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | ||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | ||
indicative | present simple | sarsarım | sarsarsın | sarsar | sarsarız | sarsarsınız | sarsarlar |
present continuous | sarsıyorum | sarsıyorsun | sarsıyor | sarsıyoruz | sarsıyorsunuz | sarsıyorlar | |
past definite | sarstım | sarstın | sarstı | sarstık | sarstınız | sarstılar | |
past continuous | sarsıyordum | sarsıyordun | sarsıyordu | sarsıyorduk | sarsıyordunuz | sarsıyorlardı | |
future simple | sarsacağım | sarsacaksın | sarsacak | sarsacağız | sarsacaksınız | sarsacaklar |
singular | plural | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | ||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | ||
indicative | present simple | sarsar mıyım? | sarsar mısın? | sarsar mı? | sarsar mıyız? | sarsar mısınız? | sarsarlar mı? |
present continuous | sarsıyor muyum? | sarsıyor musun? | sarsıyor mu? | sarsıyor muyuz? | sarsıyor musunuz? | sarsıyorlar mı? | |
past definite | sarstım mı? | sarstın mı? | sarstı mı? | sarstık mı? | sarstınız mı? | sarstılar mı? | |
past continuous | sarsıyor muydum? | sarsıyor muydun? | sarsıyor muydu? | sarsıyor muyduk? | sarsıyor muydunuz? | sarsıyorlar mıydı? | |
future simple | sarsacak mıyım? | sarsacak mısın? | sarsacak mı? | sarsacak mıyız? | sarsacak mısınız? | sarsacaklar mı? |
singular | plural | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | ||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | ||
indicative | present simple | sarsmam | sarsmazsın | sarsmaz | sarsmayız | sarsmazsınız | sarsmazlar |
present continuous | sarsmıyorum | sarsmıyorsun | sarsmıyor | sarsmıyoruz | sarsmıyorsunuz | sarsmıyorlar | |
past definite | sarsmadım | sarsmadın | sarsmadı | sarsmadık | sarsmadınız | sarsmadılar | |
past continuous | sarsmıyordum | sarsmıyordun | sarsmıyordu | sarsmıyorduk | sarsmıyordunuz | sarsmıyordular | |
future simple | sarsmayacağım | sarsmayacaksın | sarsmayacak | sarsmayacağız | sarsmayacaksınız | sarsmayacaklar |
singular | plural | ||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|
1st person | 2nd person | 3rd person | 1st person | 2nd person | 3rd person | ||
ben | sen | o | biz | siz | onlar | ||
indicative | present simple | sarsmaz mıyım? | sarsmaz mısın? | sarsmaz mı? | sarsmaz mıyız? | sarsmaz mısınız? | sarsmazlar mı? |
present continuous | sarsmıyor muyum? | sarsmıyor musun? | sarsmıyor mu? | sarsmıyor muyuz? | sarsmıyor musunuz? | sarsmıyorlar mı? | |
past definite | sarsmadım mı? | sarsmadın mı? | sarsmadı mı? | sarsmadık mı? | sarsmadınız mı? | sarsmadılar mı? | |
past continuous | sarsmıyor muydum? | sarsmıyor muydun? | sarsmıyor muydu? | sarsmıyor muyduk? | sarsmıyor muydunuz? | sarsmıyorlar mıydı? | |
future simple | sarsmayacak mıyım? | sarsmayacak mısın? | sarsmayacak mı? | sarsmayacak mıyız? | sarsmayacak mısınız? | sarsmayacaklar mı? |
Sarsmak
voorbeelde
Advanced filtering
Ayrıca kararda “yetkililerin böyle davranışlara müdahale etmemesinin tek sonucunun, halkın adalete ve devletin kanunları uygulamasına duyduğu güveni sarsmak olduğu” belirtildi.jw2019 jw2019
Yine de, sadece çok sık kötüye kullanıl dığı için bütün bir yazma tarzının itibarını sarsmak haksızlıktır.Literature Literature
Bebeğin kasları henüz tamamen gelişmediğinden ve beyin dokusu olağanüstü hassas olduğundan “bebeği sadece birkaç saniye sarsmak bile onun hayat boyu sürecek bir yara almasına neden olabilir.jw2019 jw2019
Onu omuzlarından yakalayıp, sarsmak istiyorum ancak o artık benim.Literature Literature
Collier'ın itibarını sarsmak için mi sessiz kaldınız yani?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
"Bir an onu sarsmak isteyerek, ""İnsan farkında olmadan da imansızlık eden bir resim yapabilir mi?"""Literature Literature
Gerek görüldüğünde itibarımı sarsmak için.Literature Literature
Onları sarsmak ve yeni bir iz peşindeki köpekler gibi kışkırtmak için yaptı bunu.Literature Literature
Sonra, belki muhayyileyi de şöyle bir sarsmak gerektiğini düşünmüyor musunuz?Literature Literature
Sarsmak istiyorumopensubtitles2 opensubtitles2
Bazen sadece düşünüyorlar ama bunu duyduğumda onları esaslıca bi sarsmak istiyorum çünkü etrafımızda her gün gerçekleşirken nasıl olur da mucizelere ve sihre inanmazlar?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
İnancını sarsmak için.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Hepimiz, iletişim ve kültürün şiddetli ve derin, yeniden düzenlemesiyle meşgulüz, bu yeni düzenleme gazete, dergi, kitap ve basım endüstrilerini derinden sarsmakta ve yok etmekte.QED QED
İş. 26:22, 23b) Yehova dünya çapında yapılan böyle bir duyuru işiyle bizi yakındaki yıkım hükmünün habercisi olarak, olağanüstü bir yolla milletleri sarsmak için kullanıyor.jw2019 jw2019
MEDEIA Bu kapıları sarsmakta ve kırmakta ne fayda var?Literature Literature
Tekneyi sarsmak istemiyorum.Tatoeba-2020.08 Tatoeba-2020.08
Bu davayı, devlet otoritesini sarsmak, benim ve sayın Vali hazretleri gibi in_sanlan suçlamak lçin kullandılar.Literature Literature
"""Tek yaptığı kendimize güvenimizi sarsmak."Literature Literature
Birinin yerimi sarsmak için Emily'yi öldürmemişim gibi göstermeye çalıştığını anlattım.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
diye sordu Alfred, oğlanı yakalamak ve gerekirse bilgi almak için sarsmak üzere elini uzatarak.Literature Literature
Bu tutum, anne babaların otoritesini sarsmakla kalmamış, çocukları doğru kararlar vermeleri için ihtiyaç duydukları rehberlikten yoksun bırakmıştır, ayrıca onların gerçek bir güven duygusuyla hayata atılmalarına engel olmuştur.jw2019 jw2019
"Çığlık atmak, ahşap çanları çalmak, insanları yakalarından yakalayıp sarsmak ve bağırmak istiyordu, ""Bilmiyor musunuz?"Literature Literature
202 sinne gevind in 6 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.