futuro perfecto oor Turks

futuro perfecto

Tiempo gramatical que describe una acción que se completará en el futuro.

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

Future perfect

tiempo verbal relativo de aspecto perfectivo

voorbeelde

Un futuro perfecto.
Mükemmel gelecek.

Me dijiste que siempre hay un futuro perfecto posible, ¿cual es el de hoy?
Sen bana her zaman mükemmel bir gelecek olabileceğini söylemişin, yani bu günkü nedir?

Hay un posible futuro perfecto, pero yo no lo he visto todavía.
Bir tane mükemmel gelecek olasılığı var ama henüz görmedim.

Para cada cuidado, un futuro perfecto.
Her itina için mükemmel bir gelecek.

El futuro perfecto.
Mükemmel gelecek.

¡ Y otra por tu futuro perfecto!
Ve, mükemmel, mükemmel geleceğine!

Allí se me ofreció una visión de un futuro perfecto que la ciencia y la alta tecnología habían hecho posible.
Orada gördüğüm bir şey, bilim ve yüksek teknolojinin ürünü olacak mükemmel bir geleceğin habercisi gibiydi benim için.

Puede haber un posible futuro perfecto, pero no lo puedo ver que en este momento, y nada va a hacer que mejore.
Mükemmel bir gelecek olasılığı var olsa da şu anda göremiyorum ve hiçbir şey bunu düzeltemez.

Hay un futuro posible, perfecto en el que todo va a salir bien.
Her şeyin düzeleceği mükemmel bir gelecek olasılığı var.

Nuestro futuro es perfecto, definitivo, inmortal.
Geleceğimiz kusursuz, mutlak, ölümsüzdür Nihai hedef mutlak hayattır.

Bueno, el futuro no es perfecto, pero por lo menos estábamos juntos
Gelecek o kadar da güzel değildi ama hiç olmazsa ikimiz de oradaydık

Bueno, el futuro no es perfecto, pero por lo menos estábamos juntos.
Gelecek o kadar da güzel değildi ama hiç olmazsa ikimiz de oradaydık.

¿Hay esperanzas de disfrutar en el futuro de salud perfecta?
Kusursuz sağlığa kavuşabileceğimize dair bir umut var mı?

La Biblia promete para el futuro salud perfecta, vida eterna y un nuevo mundo de paz y armonía, con un medio ambiente limpio, aquí mismo en la Tierra.
Gelecek için ise Mukaddes Kitap, tam sağlık ve ebedi hayat ve temiz bir çevreyle birlikte barış ve uyum dolu yeni bir dünyayı, burada yeryüzünde vaat etmektedir.

Y con eso, creo que lo que podemos hacer, si hacemos esto, es poder asegurarnos que nuestro futuro -- nuestro futuro mas perfecto -- incluya apicultores, incluya abejas e incluya esos prados.
Ve bu noktada, bence bunu yapabiliriz, eğer bunu yaparsak, geleceğimiz, -daha mükemmel olacak olan geleceğimiz arıcıları da içerecektir, ve bu arıları içerir ve bu da otlakları içerecektir.

Es el ejemplo perfecto del futuro surfista profesional.
Geleceğin profesyonel sörfü için mükemmel bir örnek.

He visto nuestro futuro anoche, y fue perfecto.
Dün gece geleceğimizi gördüm. Mükemmeldi.

El oro es la inversión perfecta para el futuro de mi hijo.
Altın, oğlumun geleceği için mükemmel bir yatırım aracı.

Así que al planear el futuro, sepan que su futuro podría no ser tan perfecto.
Geleceği düşündüğümüzde, geleceğin o kadar da mükemmel olmayabileceğini biliyoruz.

Usted puede vivir para siempre en paz y gozar de salud perfecta en el futuro Paraíso terrenal
Yakında yeryüzündeki cennette barış içinde ve kusursuz bir sağlıkla sonsuza dek yaşamayı ümit edebilirsiniz

El desciframiento del genoma humano permitirá el nacimiento de bebés perfectos en el futuro.
İnsan DNA'sının çözülmesi, gelecekte kusursuz bebeklere izin verecek.

Tenemos un proyecto a futuro para el que sería perfecto.
Senin içinde güzel olabilecek bir projemiz olacak.

Buena salud ahora, salud perfecta en el futuro
Kusursuz Sağlığa Kavuşmayı Beklerken Makullük Gösterin

Decidimos que el futuro utópico sería un sitio perfecto para ayudar a las empresas que habían hecho daño en el pasado a arreglar las cosas.
Ütopik geleceğimizin, geçmişte hatalar yapan şirketlere yaptıklarını değiştirmelerine yardım etmek için mükemmel bir yer olduğuna karar verdik.