cousine oor Turks

cousine

/ku.zin/ naamwoord vroulike

La fille d'un frère ou soeur du parent d'une personne.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kuzin

vroulike

La fille d'un frère ou soeur du parent d'une personne.

Birisinin anne veya babasının kardeşinin kızı.

Cousine Leslie a été une terrible honte.
Kuzin Leslie'ye çok yazık oldu.

kuzen

Noun manlike

Je ne veut pas me battre avec toi, cousin, mais le pétrole est ici et maintenant.
Seninle tartışmak istemiyorum kuzen ama petrol şimdi ve burada.

teyzekızı

amcakızı · amcaoğlu · amcaçocuğu · böle · dayıkızı · dayıoğlu · dayıçocuğu · halakızı · halaoğlu · halaçocuğu · teyzeoğlu · teyzeçocuğu · yeğen

Soortgelyke frases

cousin
amcakızı · amcaoğlu · amcaçocuğu · böle · dayıkızı · dayıoğlu · dayıçocuğu · halakızı · halaoğlu · halaçocuğu · kuzen · kuzin · sivrisinek · teyzekızı · teyzeoğlu · teyzeçocuğu · yeğen

cousin germain
Kuzen · amcaoğlu · dayıoğlu · emmioğlu · halaoğlu · kuzen · teyzeoğlu

voorbeelde

Qu' il se fasse passer pour un Borgia: il n' aura pas à dire que c' est sa cousine!
Borgia olarak gelebilecegini söyledim, böylece kuzenini açíklamasí gerekmez

J'ai une cousine, Mae, du côté de ma mère...
Bak, anne tarafından bir kuzenim var, Mae, tamam mı?

Tu es vraiment venue avec ton cousin?
Gerçekten kuzenini mi getirdin?

Il s'agit de la première nuit où Natasha a rencontré ses nouveaux cousins, oncles et tantes.
Natasha'ya yeni kuzenler, amca ve halalarını tanıtıyorlar

Ma cousine!
Kuzenim o.

Il est à peine levé cousin.
Dokuzu henüz vurdu.

Et leurs cousins.
Bir de kuzenleri.

Soit je suis ta cousine Kelly venue pour t'emmener déjeuner soit je peux être ton nouveau sexy flirt.
Ya kuzenin Kelly olurum ve öğle yemeğine çıkarız ya da yeni çıtırın olurum.

C'est une taille coussin?
Yastık kesim mi?

Votre cousine a disparu.
Kuzenin kayıp.

Le fils de mon cousin n'a que trois ans, et ma petie so...
Kuzenimin çocukları üç yaşından küçük benim kızkardeşim ise...

Tu va devoir t'inquiéter de ça quand tu mangeras son cousin a Thanksgiving?
Onun kuzenini Şükran Günü'nde sofrana koyduğunda da bu konuda düşünecek misin?

Dans le coin du canapé il y avait un coussin, et dans le velours qui la recouvrait il y avait un trou, et sortir du trou regarda une petite tête avec une paire de yeux effrayés en elle.
Kanepenin köşesinde bir yastık vardı ve kadife kaplı orada bir delik olduğunu ve deliğin bir çift ile küçük bir kafa baktığında içinde korkmuş gözler.

Votre cousin est très rapide.
Ekselanslarının kuzeni oldukça hızlı.

Je lai appris à mon retour, sur le quai de la gare, quand ma mère ma dit: «Ton cousin est très impatient de te revoir!»
"Tren istasyonunda annem ""Kuzenin de seni görmek için sabırsızlanıyor!"""

On va l'envelopper comme cadeau de Noël pour le cousin André.
Adolphe'ı Noel hediyesi gibi sarıp... kuzen Andre'ye veririz.

Je crains d'avoir agacé cousine Violet sur ce point.
Korkarım kuzen Violet'i o konuda sıkıyorum.

J'ai mentionné les enquêtes à mon cousin.
Kuzenime bir kaç şeyden bahsetmiştim.

J'ai connu ta cousine Tracey quand j'avais 9 ans.
Kuzenin Tracey'yle 9 yaşımdayken tanıştım.

Neela, votre cousine est très très douée.
Kuzenin hakikaten yetenekli Neela.

Mon cousin est un ancien.
Bak kuzenim bana anlatmıştı..

Il est également responsable de l'Tranquillement, votre jeune cousin.
İnyupik kökenli bir genç olan Uyaraq da onun yardımcısı oldu.

C'est votre cousin.
Senin kuzenin.

Ca pourrait être des cousins éloignés.
Olsa olsa, uzak kuzenler olabilirler.

Tom, c'est mon cousin.
Tom, bu benim kuzenim.