envol oor Turks

envol

naamwoord manlike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

uçuş

naamwoord

Attention au personnel, dégagez la plate- forme d' envol
Tüm personel, uçuş platformunu terk et

uçma

naamwoord

havalanma

kalkış

voorbeelde

Pourquoi ne pas tout simplement s' envoler?
Neden uzaklara kaçmış olmasın?

Hier soir, j'ai évoqué l'histoire de deux tourtereaux devant s'envoler pour Paris.
Dün gece iki genç aşığın Paris'e kaçmaları ile ilgili bir hikaye uydurdum.

Envolé, comme un oiseau.
Kuş gibi, uçup gitti

Prends ton envol, Sam.
Kanatlarını aç, Sammy.

Si une femme découvre ma vie, que je suis pas un auteur publié, que je mens...Son intérêt s' envole vite fait
Bir kadın, nasıl yaşadığımın,... yayınlanmamış bir yazar, bir yalancı olduğumun farkına varırsa... duyduğu ilgi bir anda buharlaşır, gider

Je m'envole d'un bond
Sonra onlarla uçar giderim

Elle s' est envolée sur son balai?
Süpürgesine binip gitti mi?

Cette chose va vraiment s'envoler?
Bu şey gerçekten uçacak mı?

L’esprit humain, sa pensée, ses aspirations auraient l’envol de l’aigle si ne lui était opposé un grand obstacle.
İnsanın ruhu, zihni ve tutkuları eğer o büyük engel olmasa bir kartal misali uçmasını sağlayabilirdi.

Ma commission s' envole
Gitti benim komisyon

rHarry le Hippo s'envole.
Bakın millet, Aygır Harry uçuyor.

Ça s'envole en mille morceaux.
Milyonlarca parça halinde kafalarımızın üzerinde uçuyor.

Alors pendant que Madame maigrit, son taux de sucre s'envole et elle risque le diabète.
Yani Jane kilo vermeye çalışırken kan şekeri seviyesini yükseltiyor ve diyabet riski artıyor.

Rock, le bel oiseau, s'envole
" Anka süzülür bulutların üstünde "

Il est temps pour le dragon de s'envoler.
Ejderhanın uçma vakti geldi.

Donc, tu t'envoles jusqu'à Brown...
Yani sen de Brown'a uçacaksın...

D' accord.Donc on s' envole au- dessus de la cible, on ajuste la trajectoire puis on atterrit en plein centre
Tamam, burada yapmamız gereken hedefin tam ortasına inecek şekilde...... uygun hizada, hızlı bir dalış yapmak

On peut pas jouer sans qu'il y ait... une envolée endiablée ou une trique endiablée.
Bir performansi da öfke patlamasi veya ereksiyon patlamasi olmadan atlatamadik.

Murmurs fait s'envoler tous les sentiments.
Mırıltılar tüm duyguların tavana uçmasına yol açar.

Lorsque les policiers arrivent en courant, l’oiseau s’envole en emportant tout ce qu’il peut avec lui.
Polisler yaklaşırken kuzgun, taşıyabildiği kadar şeyle birlikte havalandı.

Une vie s'achève, une autre prend son envol.
Bir hayat sona ererken diğer başlıyor.

La totalité, 80 millions, envolés.
80 milyon dolar gitmiş.

J’ai laissé volontairement s’envoler mon chapeau, je n’en aurai pas besoin pendant les huit ans de réclusion.
Şapkamın rüzgârla uçmasına aldırmadım, nasılsa sekiz yıl ona ihtiyacım olmayacak.

Noa, montre-moi ce que donne l'envol des 21 papillons.
Fawn, 21 kelebek selamlamasının ne durumda olduğunu göster.

Avec le réservoir plein, toujours prêt à s'envoler.
Deposu full bir uçağı, her acenta, daima uçuş için elinde hazır tutar.