Harem oor Tsjeggies

Harem

Vertalings in die woordeboek Turks - Tsjeggies

Harém

Birbirlerinin beyinlerini siken güzel insanlarla dolu bir harem gibidir.
Je to jako harém plnej pěknejch lidí, co si to navzájem rozdávaj.

harem

naamwoord, Noun

Vertalings in die woordeboek Turks - Tsjeggies

harém

naamwoord manlike

Birbirlerinin beyinlerini siken güzel insanlarla dolu bir harem gibidir.
Je to jako harém plnej pěknejch lidí, co si to navzájem rozdávaj.

voorbeelde

Çim hokeyi haremi.
Lacrosstitutky.

Kayıt şunları diyor: “İsrail oğullarından, kıral zürriyetinden, ve asilzadelerden, kendilerinde hiç bir kusur olmıyan, ve görünüşleri güzel olan, ve her hikmette anlayışlı, ve bilgili, ve fenden anlıyan gençleri, ve kıral sarayında durmağa liyakatı olanları getirsin . . . . diye, harem ağalarının reisi Aşpenaza kıral söyledi.”—Daniel 1:3, 4.
Zpráva říká: „Potom řekl král svému vrchnímu dvornímu úředníku Ašpenazovi, aby přivedl nějaké z izraelských synů a z královského potomstva a z urozených — děti, které nemají vůbec žádnou vadu, ale vypadají pěkně a mají pochopení veškeré moudrosti a jsou obeznámené s poznáním a mají rozlišovací schopnost pro to, co je známo, v nichž je také schopnost stát v králově paláci.“ (Daniel 1:3, 4)

İnsanlar, ben Fort Hare' de öğrenciyken ragbi oynadığımı...... pek bilmiyor
Lidé nevědí, že jsem ragby sám hrál, když jsem studoval na Fort Hare

Çok iyi pazarlık yapıyorsunuz Bay Hare.
Vy jste mi ale obchodník, no ne, pane Hare?

Daha sonra ‘kendisini murdar etmesin diye, harem ağasına yalvarırken’ ne büyük metanet gösterdi!
Projevil tehdy opravdu pevný postoj, když „stále prosil hlavního dvorního úředníka, aby se nemusel znečistit“!

Geceyi sarhoş bir harem ağası gibi bitirmeye çalış ve tadını çıkar.
Snaž se si tuhle noc užít.

Kara Taş'ın Teker Kral'ının sarayda düşük rütbeli bir harem ağası olması kimin aklına gelirdi?
Kdo by si byl pomyslel, že Král Kruhu je ve skutečnosti jen nižší palácový eunuch?

Bir süre için şehirdeyim...... O' Hare Hilton' da kalıyorum
Ve městě se zdržím jen chvíli.Jsem v O' Hare Hiltone

Adamın kendi haremi vardı.
Ten chlap měl svůj vlastní harém.

Derhal gidip tüm zevce ve saray hizmetçilerini haremi benim emrimle Zevce Ki'nin yöneteceğini hususunda bilgilendir.
Ať je manželkám oznámeno, že jsem paní Ki udělila plnou moc.

Bir uyanıyorum o' Hare' dayım
Probudíte se na letišti O' Hare

Sen tembel, işe yaramaz, adamın tekisin William Hare.
Williame Hare, si líný budižkničemu.

Kesinlikle bir presinsin Yemen'deki plajı harika bir tatil yeri gibi gelebilir tabii eski güzellik kraliçeleri ve " Hayatın Gerçekleri "'ndeki Blair ile birlikte aynı hareme düşene kadar.
Jistě, že princova pláž v Yemenu zní jako super dovolená. Než se ale dostaneš do harému s tuctem bývalých středozápadních královen krásy a Blair z " faktů života. "

“Harem ağaları reisinin önünde Allah Danieli lûtuf ve merhamete erdirdi.”
„Pravý Bůh tudíž vydal Daniela milující laskavosti a milosrdenství hlavního dvorního úředníka.“

VİRÜS HARE fibrom, HIV
VIRUS HARE fibroma, HIV

Onun hakkında bir şeyler öğrenebilmek için her gün haremin olabildiğince yakınlarında dolaşıyordu (Est.
V Bibli se píše, že každý den chodíval co nejblíž k domu žen a snažil se zjistit, jak se jí daří.

Bütün yaz boyunca, Hare'in çocukları o halttan içti.
Celý léto pily Hareovic děti ten hnus.

Burası prensesin haremi.
Toto jsou princezniny komnaty.

Allahın belası O' Hare
Podělanej O ́Hare

John O' Hare ile John McGovern' a gelince, her ikisi de milli
John O ́Hare a John McGovern mají oba zkušenosti ze zahraničí

Hey hareme girmek istediğinize emin misiniz?
Oh, určitě chceš vejít do harému?

Hiç hareme katılmayı falan düşündün mü?
Uvažovala jsi o tom, že bys vstoupila do harému?

Bu adamlar Hare Krishnalardan daha beter.
Ti chlapi jsou horší než Hare Krišny.

Sen kürkler ve sigara dumanları arasında, haremdeymiş gibi görünürken, nasıI ciddi bir haber kaynağı olabiliriz?
Jak můžeme být vážnou tváří zpravodajství, když máš kolem sebe tolik norka a cigaretového kouře, že to vypadá, jako bys byl v harému?

Bir haremde.
V harému.