teşkil etmek oor Tsjeggies

teşkil etmek

Vertalings in die woordeboek Turks - Tsjeggies

tvořit

werkwoord

Bu millet neden yeryüzünde o zamana kadar benzeri bulunmayan bir teşkilatı teşkil etti?
Proč tento národ tvořil organizaci, jaká do té doby ještě na zemi neexistovala?

voorbeelde

Bir kimsenin, elindeki fırsatları göklerde bir hazine teşkil etmek için kullanamadan ölmesi, ne kadar üzücü bir şeydir!
Jak by to bylo smutné, kdyby byl někdo zasažen smrtí, aniž využil příležitosti uložit si poklad v nebi!

Bu ise holografinin esasını teşkil etmektedir.
Toto vedlo k holografickému principu.

Kimseye örnek teşkil etmek istemem.
Nikomu bych neposloužil jako vzor.

Varlığı, gizlilik teşkil etmektedir.
Jeho existence je tajná.

Bu dava ile emsal teşkil etmek istiyorlar.
Tento soud musí rozhodnout příkladně.

Buraya örnek teşkil etmek için geldim.
Jsem tu, abych dával příklad.

Prepay, insanlar yok olduğunda bir şehre neler olacağının benzersiz bir örneğini teşkil etmektedir.
Pripjať nám poskytuje úžasnou a vzácnou možnost vidět co se stane lidmi vybudovanému městu, když ti lidé zmizí.

Finlandiya küresel ekonomiye oldukça bütünleşiktir ve uluslararası ticaret GSYİH'nın üçte birini teşkil etmektedir.
Finsko je silně začleněno do globální ekonomiky a mezinárodního obchodu, který tvoří třetinu HDP.

Şu anda onun ölümü aslında ikimiz için bir sorun teşkil etmekte.
Takže jeho smrt je pro nás docela problém.

In Pakistan’da asit yanıkları kasıtlı yanıkların %13’ünü teşkil etmekte olup çoğunlukla aile içi şiddetten dolayı meydana gelmektedir.
V Pákistánu představují popáleniny kyselinou 13 % úmyslně způsobených popálenin a často s domácím násilím také souvisí.

Hepatit C, siroz vakalarının %27’sinin ve karaciğer kanseri vakalarının %25’inin sebebini teşkil etmektedir.
Hepatitida C stojí za 27 % případů cirhózy a 25 % případů rakoviny jater.

26 Bundan dolayı, bugün hayatta olanlar, şimdiye kadar yeryüzünde yaşamış olanların tümünün büyük bir kısmını teşkil etmektedir.
26 Dnes žijící lidé tedy tvoří podstatnou část celkového počtu lidí, kteří kdy žili na Zemi.

Tavrın ilginç bir sorun teşkil etmekte.
Předkládáš zajímavý problém.

Birçok çocuk için TV, onların temel etkinliği olmasa bile boş vakitlerinin temel etkinliğini teşkil etmektedir.
Pro mnohé děti představuje sledování televize jejich hlavní činnost ve volném čase, ne-li jejich jedinou činnost.

Bilindiği gibi bu atıklar radyasyon içermektedir ve, Bu atıklar bile başlı başına bir sorun teşkil etmektedir.
Neustále se poukazuje na to, že tento odpad je radioaktivní, a proto představuje nějaký mimořádně závažný problém.

Bunun yanı sıra Euro büyük bir yüzde teşkil etmektedir.
Některé banky však umožňují i 100 %.

26 Bundan dolayı, bugün hayatta bulunanlar şimdiye kadar yeryüzünde yaşamış olanların tümünün büyük bir kısmını teşkil etmektedir.
26 Dnes žijící lidé tedy tvoří značnou část celkového počtu lidí, kteří kdy žili na Zemi.

Bize göre burada gereken şey, başka kişilerin gözünü korkutup böyle bir suç işlemekten vazgeçirmek amacıyla örnek teşkil etmek.
Z našeho pohledu je zapotřebí vytvořit precedens, abychom ostatní odradili od konání takovýchto činů.

Havai fişekler de pek çok ülkede bayram zamanlarında yanıkların yaygın bir sebebini teşkil etmektedir.
Pyrotechnika je běžnou příčinou popálenin během prázdnin v mnoha zemích.

Blake için takımdaki adamlara örnek teşkil etmek onun için çok önemliydi.
Pro Blakea bylo důležité být vzorem pro kolegy z týmu.

Sıcak nesnelerle temas, çocuklarda görülen yanıkların yaklaşık %20 ila %30’unun sebebini teşkil etmektedir.
Kontakt s horkými předměty je příčinou přibližně 20-30 % případů popálenin u dětí.

11 Hıristiyan toplantılarında herkesin önünde söylediklerimiz de kurbanımızın bir kısmını teşkil etmektedir.
11 Veřejné vyjadřování při křesťanských shromážděních také patří k naší oběti.

Yani iyi bir örnek teşkil etmek istedin.
Takže jste chtěl být dobrý občan.

Tabii kendi yolunda engel teşkil etmekten vazgeçerse.
Pokud zanechá svých vlastních cest.

Bu ikisi yapıların birinci grubunu teşkil etmektedir.
Výzbroj prvních dvou jednotek je následující.