tedirgin etmek oor Russies

tedirgin etmek

Vertalings in die woordeboek Turks - Russies

беспокоить

[ беспоко́ить ]
werkwoordonsydig
Açık bir yarış beni tedirgin ediyor.
Но меня беспокоят открытые выборы.
GlosbeTraversed6

тревожить

[ трево́жить ]
werkwoordimpf
Bağışlayın, sizi tedirgin etmek istemezdim ama söyleyeceklerim var.
Прости меня, Я не хотел тревожить вас, но я должен говорить.
GlosbeTraversed6

Geskatte vertalings

Vertoon algoritmies gegenereerde vertalings

voorbeelde

wedstryd
woorde
Advanced filtering
Kan yoluyla hastalık bulaşma riski, vicdanlı doktorları ve pek çok hastayı tedirgin etmektedir.
Переносимое кровью заболевание беспокоит добросовестных врачей и многих больных.jw2019 jw2019
Böyle sorunlar, her gün bunlarla karşılaşan ve özellikle Mukaddes Kitabın standartlarını korumak isteyen kadınları gerçekten tedirgin etmektedir.
Для женщин, которые ежедневно должны справляться с этим, такие проблемы являются действительной причиной заботы в особенности для желающих сохранять христианские нормы.jw2019 jw2019
Sen karşı cinsten olanları heyecanlandırmak, tedirgin etmek, uygunsuz bir şekilde ilgi uyandırmak üzere giyiniyor musun?
Одеваешься ты так, чтобы вызвать интерес у лиц другого пола или чтобы они неподобающим образом были возбуждены?jw2019 jw2019
“Yaratıcı kadınları gözü hoşnut, zihni tedirgin etmek için yarattı.”
Создатель сотворил женщин радовать взор и терзать разум.Literature Literature
Dört atım ve on ineğim vardı; beni tedirgin etmek için yeterliydi bunlar.
У меня было четыре лошади и десять коров; этого было достаточно, чтобы меня терзать.Literature Literature
Bununla beraber, bütün bunlar, onu Virginia'da bıraktığı bacağı gibi tedirgin etmekten uzaktı.
Впрочем, это, казалось, мало волновало его, так же как и потеря ноги, которой он лишился в Виргинии.Literature Literature
Bunu, insanı tedirgin etmek ve güçlerini sergilemek için yaptıklarından şüpheleniyordu.
Они делали это, чтобы вызвать у вас беспокойство и продемонстрировать свою властьLiterature Literature
Işığın yokluğu niçin onu gürültünün varlığından daha az tedirgin etmekteydi?
Почему отсутствие света беспокоило его меньше, нежели наличие шума?Literature Literature
“Ben... ben onu tedirgin etmek istemedim.
– Я... не хотел его тревожить.Literature Literature
Tedirgin etmekten hoşlanmam.
Не люблю, когда меня пытаются дурить.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Bunu, insanı tedirgin etmek ve güçlerini sergilemek için yaptıklarından şüpheleniyordu.
Они делали это, чтобы вызвать у вас беспокойство и продемонстрировать свою власть.Literature Literature
Judy, seni tedirgin etmek istemedik.
Мы не хотели, чтобы тебе было неприятно, Джуди.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Bağışlayın, sizi tedirgin etmek istemezdim ama söyleyeceklerim var.
Прости меня, Я не хотел тревожить вас, но я должен говорить.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Tedirgin etmekmiş.
Беспокойные.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Bildirildiğine göre emir Cornwallis'in tepesini attırmış. Trenton meselesiyle karısına ziyaretinin kesintiye uğradığı için bizzat teşekkür etmek konusunda tedirgin.
Приказ вызвал у Корнуоллиса сильное негодование, поскольку он очень хотел лично отблагодарить вас за то, что вы не дали ему посетить жену в результате того дела в Трентоне.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Bu görüntüden tedirgin olan Karl tekrar geriye yaslandı ve uykuya devam etmek için perdelerin içine gömüldü.
Карл, смущенный этой сценою, опять улегся и поглубже зарылся в шторы, чтобы продолжить сон.Literature Literature
Eva ise, dersleri yüzünden öyle tedirgindi ki, depresyona girdi ve uykusuzluk sorunu başladı. Ana-babası Francisco ve Inez, onunla konuşmak, ayrıca zihinsel ve ruhsal dengesini yeniden kazanmasına yardım etmek için çok zaman harcadılar.
Когда Ева так беспокоилась о своих школьных занятиях, что впала в депрессию и стала страдать бессонницей, ее родители, Франциско и Инез, уделяли ей немало времени, разговаривая с ней и помогая восстановить психическое здоровье и душевное равновесие.jw2019 jw2019
17 sinne gevind in 7 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.