eso oor Turks

eso

/'e.so/ voornaamwoord

educación secundaria obligatoria

Vertalings in die woordeboek Spaans - Turks

o

voornaamwoord

El elemento indicado (a distancia de quien habla, o de quien previamente se mencionó, o en otro momento)

Uzakta bulunan veya, zaman olarak, daha önce veya başka bir zaman belirtilmiş olan şey.

Un montón de niños llevan esa clase de gorro.
Birçok çocuk o tür şapkayı giyer.

ESO

/ˈe.so/

Soortgelyke frases

eso es todo
demek bu kadar

ése
şu

ésa
şu

esa
o

ese
o · se · şu

eso es
işte bu

tanto va el cántaro al pozo, que en una de esas se rompe
Su testisi su yolunda kırılır.

por eso
Bu sebeple · binaenaleyh · bu nedenle · bu yüzden · bundan dolayı · dolayısıyla · o halde · o nedenle · o yüzden · o zaman

en ese entonces
o ana kadar

voorbeelde

Así que ahora es mi turno, y por eso estoy aquí.
Şimdi benim sıram, bu yüzden buradayım.

Me pregunto qué le hace pensar eso.
Acaba bu fikre neden vardı?

Espero que eso sea suficiente.
Umarım yeterlidir.

—Quizá no debieras hacer eso, Duncan.
"""Belki de bunu yapmamalısın, Duncan."""

¿De dónde sacaste eso?
Onu nereden aldın?

Eso es un poco mucho.
Bu biraz fazla olmuş.

Eso nunca va a pasar.
Böyle bir şey olmayacak.

Oh, eso es... eso es muy amable de tu parte.
Oh,.. çok düşüncelisin.

No, fue por tu mala actuación, fue por eso.
Hayır, kötü oyunculuğun yüzünden oldu.

Eso no es aceptable.
Bu kabul edilemez.

Russell, ¿ sabías eso?
Russell, sen farkında mıydın?

Yo nunca haría eso
Bunu asla yapmam

Conozco bien eso.
Bunu iyi bilirim.

Eso es como una partícula con masa, porque Ud. está conectándose, interactuando, con el campo de nieve de Higgs.
Bu parçacık ise diğeri gibi kütlesiz değildir. Higgs alanı ile bağlantı halindedir etkileşim içerisindedir.

Pero antes de eso, ve este sapo flaco.
Ama daha önce şu sıska kurbağaya bir bakın!

Por eso te hice capitán.
Seni bu yüzden kaptan yaptım.

Me muero por hablar sobre eso.
Anlatmak için can atıyordum.

Eh, eso es algo nuevo.
Bu benim için yeni bir haber.

Eso no es una película.
Bu bir film değil.

Max no podría estar más alejado de eso.
Max çıktığım erkeklerden oldukça farklı.

Odio admitir eso.
Bunu kabul etmekten nefret ediyorum.

¡ Nunca pensé en eso!
Hiç aklıma gelmemişti!

Eso es impresionante.
Bu etkileyici.

¡ Eso debe doler!
Acıtmış olmalı!

¿cómo se diría eso en tiempo pasado?
Okuyacağım, geçmiş zaman ekiyle ne olur?