au oor Turks

au

/o/ afkorting

Dans la direction de, en y arrivant (indiquant une destination).

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

-a

pre / adposition

-e

pre / adposition

-ya

pre / adposition

-ye

pre / adposition

Soortgelyke frases

au moins
asgarî · bari · en az · en azından · hiç değilse · hiç olmaza · hiç olmazsa

Ajouter au dictionnaire
Sözlüğe ekle

Au bout du tunnel
End of the Tunnel

mettre au fait
bildirmek · bilgi vermek · haber vermek

fraude au clic
Tıklama sahtekarlığı

au travers
ortasından

au total
toplam · yekü

La Belle au bois dormant
Uyuyan Güzel

voorbeelde

Au bout d'un jour et demi de recherches, on y arrive enfin.
Bir buçuk gün araştırdıktan sonra nihayet adını aramayı akıl ettik.

Espérons qu'il nous éclairera, au moins sur qui l'a poignardé.
Umarım olayı biraz aydınlatır, en azından kendisini bıçaklayanı.

Au fauteuil roulant?
Tekerlekli sandalye ile mi?

Ou au moins un repas chaud en transit
Ya da en azından bir akşam yemeği elde etmeye çalışırlar

Tom est passé au français.
Tom Fransızcaya geçti.

Laissez au moins cette pauvre petite aller acheter de l'aspirine.
En azından, kıza izin ver de birkaç aspirin alsın.

J'ai passé la journée à m'excuser au Talon, auprès de Lex et de Whitney.
Bütün gün, Talon personelinden, Lex'den ve Whitney'den özür diledim.

Et les mûres au phénol... que tu m'as servies hier?
Tıpkı bana dün gece sunduğun fenik asitli böğürtlenler gibi mi?

Fidèle au poste.
Kökenimize sadığız.

Tout cela se réduit, bien sûr, au soleil.
Bütün bunların kaynağı tabi ki güneş.

” Mais le lendemain matin, il nous annonçait au téléphone : “ J’ai ce qu’il vous faut !
Fakat ertesi sabah arayıp “Arsanızı buldum,” dedi.

Au revoir à tous.
Hepinize güle güle.

Mais ça l'aurait empêché d'aller jusqu'au garage pour récupérer son arme dans la botîe à gants.
Fakat o zaman daha önce torpido gözünden tapancasını almak için garaja gitmiş olamazdı.

J' espère qu' il est inutile de vous rappeler que nous sommes dans une situation délicate, et la répercussion qu' aura cette histoire sur notre lutte quand au budget de l' année prochaine
Umarım sizlere içinde bulunduğumuz durumun hassasiyetini, ve bu yaşananların gelecek sene bütçeden alacağımız payı ne şekilde ekileyeceğini hatırlatmama gerek yoktur

Tout ce qu’il désirait, à présent, c’était se fourrer au lit, dormir et oublier cette journée
Tüm istediği yatağına girip uyumak ve bütün günü unutmaktı.

Je vais donc participer au jeu cérébral.
Bundan sonra beyin oyununda ben de varım.

Je ne me suis jamais senti aussi seul au monde.
Bu dünyada, her zamankinden daha yanlız hissediyorum.

Il jeta un coup d’œil rapide au magazine.
Dergiye göz attı.

Le lendemain il envoya au gouverneur l'acte d'une pension viagère outre ses appointements.
Ertesi gün mürebbiye, aylık ücretinden ayrı olarak, ömür boyu bir aylık bağışladığını gösteren belgeyi gönderir.

Peut- être qu' on sera au calme, ici
Nihayet burada huzur buluruz belki

Les limites qui séparent la vie de la mort sont tout au moins indécises et vagues.
Yaşam ile Ölüm’ü ayıran sınır gölgemsi ve belli belirsizdir.

Tu sais, une bonne nuit de sommeil ne serait pas la pire chose au monde.
İyi bir gece uykusu dünyadaki en kötü şey olmasa gerek.

Quand le roi d'Angleterre a voulu épouser la femme qu'il aimait... il a renoncé au trône, et tu ne peux pas te débarrasser d'une paysanne.
İngiltere kralı... sevdiği kadınla evlenmek için... tahttan vazgeçti. Sen aptal bir köylüyü bırakamıyorsun.

Il y avait tellement de gai’shains au camp qu’il était difficile de donner du travail à tout le monde.
Kampta o kadar çok gai’shain vardı ki, herkese yetecek kadar iş yoktu.

Lui est mort, au moins!
En azından o öldü!