au travers oor Turks

au travers

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

ortasından

Soortgelyke frases

Au travers des oliviers
Zeytin Ağaçları Altında

voorbeelde

Avec de la chance, il aurait mis une demi-heure à se frayer un chemin au travers.
Şansı varsa, kalabalığın arasından geçmesi yarım saat alabilirdi.

La personnalité de quelqu’un se révèle souvent au travers de ses goûts.
İnsanın hoşlandığı ve hoşlanmadığı şeyler çoğu kez kişiliğini açığa çıkarır.

On tire au travers de la vitre pour vérifier s'il est possible de le tuer sous l'eau.
Silahı camın ardından ateşleyip, su altında atışın mümkün olup olmadığını göreceğiz.

Un public, observait déjà Dewey, est formé au travers de la discussion et du débat.
Dewey'in uzun zaman önce de gözlemlediği gibi, kamu tartışma ve münazaralar ile oluşur.

C'est comme si on passait au travers.
Fikirlerin üstünden geçiyormuşuz gibi geliyor.

Au travers de la ruelle, on peut voir que l'impact est capturé dans la ligne rouge.
Dar yol boyunca, etkinin kırmızı hatta yakalandığını görebiliriz.

Je suis passé au travers de gros ennuis pour toi!
Senin için başımı derde soktum!

Alors il reste plus qu'à fuir au travers d'un pulvérisateur.
Sonra geri kalanlar öğütücüden geçiyor.

J'ai appris comment communiquer efficacement au travers des frontières sans être détecté.
Sınırlar ötesiyle etkili bir şekilde iletişim kurmayı öğrendim yakalanmadan.

La solitude a sept peaux; rien ne passe au travers.
Yedi kattır yalnızlığın derisi; birşey işlemez içine.

Elle est sûrement passée au travers.
Muhtemelen direkt maskesine gittiği içindir.

Donc aujourd'hui, je vais vous conter le bref récit de l'histoire de l'univers au travers de son écoute.
Bugün size dinleme aracılığıyla evrenin tarihi hakkında kısa bir hikaye anlatacağım.

Quelqu'un aurait pu passer au travers de cette mission.
Birinin bu görevi sonuna kadar götürmesi gerekiyor.

Elle voyait au travers des centaines de millions d’yeux des caméras de surveillance du monde entier.
Bütün dünya üzerindeki yüz milyonlarca güvenlik kamerasının gözünden görüyordu.

Oui, et ça vient au travers du mur de la chambre d'à côté.
Evet, ve o duvardan geliyor sonraki odadan.

Il est passé au travers.
Öylece uçup gitti.

Au travers d'un homme, d'une femme et de leur enfant.
Bir adamın, eşinin ve çocuğunun hikâyesini.

L’homme gardait la tête basse mais regardait Copenhagen Jack au travers de ses sourcils épais
Fairchild başını eğik tutuyor, ama gür kaşlarının arasından Kopenhag Jack’e bakıyordu.

Écoute, je ne vais pas te promener au travers du processus, il n'y en a pas.
Sana süreçten bahsetmeyeceğim çünkü ortada bir süreç yok.

Juste, note bien que tu dois passer au travers.
Onda da salla bir şeyler gitsin.

Si tu veux passer au travers, il vaut mieux voir les choses comme elles sont.
Bu işin üstesinden gelmek istiyorsan, artık bunun ne olduğunu anlamaya başlaman gerekir:

C'est pas passé au travers?
Bunu hiç düşünmemiştin değil mi?

L'histoire au travers de leurs crimes de deux personnes traversant le pays
İki insanın ülkeyi boydan boya dolaşıp, suç işlemesinin hikayesi.

Il y a un prophète se déplaçant au travers des Icelands, provoquant une chez eux une union collective.
Hudut Diyarlar'da dolaşan, insanları kışkırtan bir elçi varmış.

Il s' agit d' apprendre à s' exprimer au travers de la musique
Hislerini müzikle ifade edebilmeyi öğrenmek için