cabane oor Turks

cabane

/ka.ban/ naamwoord vroulike

Un lieu dans lequel des individus ont une liberté personnelle restreinte.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kulübe

naamwoord

construction immobilière destinée à servir d'abri temporaire, saisonnier ou provisoire

Cette cabane menace de s'effondrer.
Bu kulübe çökme tehlikesinde.

baraka

Une autre chose qui est bizarre... la cabane où Doakes est mort.
Tuhaf olan başka bir şey de Doakes'un öldüğü baraka.

hapis

naamwoord

Écoutez, si je vous mets là-dessus, je ne veux pas aller en cabane.
Sana bu bilgiyi verirsem, hapse giremem.

cezaevi · hapishane · küçük ev · ağaç evi

Soortgelyke frases

cabane dans un arbre
ağaç evi

cabane de pêcheur
balıkçı kulübesi

voorbeelde

Il y en dans la cabane à outils.
Hırdavatçıda bulabilirsin.

Tu portes le même caban à la con.
Sürekli giydiği salak kabanın aynısını giyiyorsun.

Voilà.C' est ici ma cabane
Burasï benim evim

L'ex-mari vit dans une cabane en dehors de la ville.
Eski kocası, şehir dışında bir kulübede yaşıyor.

La Cabane de l'amour, baby
Aşk kulübesi bebeğim

A cent mètres de la cabane, la surface blanche et glacée se confondait avec le ciel gris.
Kulübeden yüz metre ötede, ırmağın beyaz ve buzlu yüzeyi, külrengi gökyüzüne karışmıştı.

Celui-ci se construit une cabane dans un arbre.
Yuva, bir ağaçta inşa edilir.

Pourquoi avez-vous appelé de la cabane il y a deux jours?
İki gece önce, neden kulübeden arama yaptın?

Et s'il l'avait cachée dans les bois pendant que vous fouilliez la cabane?
Ya siz kulübeleri ararken kızı ormanda sakladıysa?

C'est une cabane automatique et compacte.
Bu bir küçültülmüş, taşınabilir otomatik şemsiye.

Vous étiez bien à la cabane ce matin?
Bu sabah kamaranın önünde değilmiydiniz?

Vous voulez nous envoyer à la cabane de Bruna ?
“Bizleri Bruna’nın kulübesine göndermek de ne oluyor?”

Du haut de la forteresse, il aperçut deux petites silhouettes obscures devant la cabane.
Kulübenin önünde küçük gölgeler gördü.

C'est moi l'homme de la cabane, maintenant.
Sen uzaklardayken barakanın erkeği ben olacağım.

Il travaille toute la journée pour se construire une petite cabane de rien, comme si sa vie en dépendait, avec un point d'eau.
Bütün gün, o küçük berbat barınakta çalışıyor sanki hayatı buna bağlıymış gibi ve bir su çukuru var.

Leur cabane doit être un indice, mais c'est qu'une cabane!
Onun bir ipucu olması gerekiyordu ama sadece kıytırıktan bir barakaydı.

On fouilla l’atelier, on fouilla la cabane de l’oliveraie, derrière le couvent des franciscains.
Atölye arandı, Fransisken manastırının arkasındaki zeytinlikteki kulübe arandı.

La plupart sont morts dans le séisme et les survivants s'en sont allés à côté de l'autoroute dans des cabanes.
Çoğu depremde öldü... kalanlar da otoyoldaki... küçük evlerde yaşamaya gitti.

Ça va être plusieurs cabanes.
Hem de ne ağaç ev olacak.

Je suis allée à la cabane disposée à lui arracher les yeux
Gözlerini oymak için kulübenin yolunu tuttum

Superbe cabane, Rob.
Ağaç ev bayağı iyi olmuş Rob.

Pourquoi se glissait-il vers la cabane du Slovaque ?
Şimdi bekçinin kulübesine neden gidiyordu acaba?

Vous verrez une petite cabane en pierres
Küçük bir taş kulübe göreceksin

Il y a une cabane dans le jardin.
Şurada bir yapı gördüm.

Ses vingt-quatre disciples, ayant construit leurs cabanes proche la sienne, imitaient ses austérités.
Kulübelerini keşişin kulübesine yakın kurmuş olan yirmi dört müridi onun bu çetin yaşama biçimini örnek alıyorlardı.