crépu oor Turks

crépu

adjektief manlike

Très frisé

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kıvırcık

adjective Noun

Des gens couleur kaki avec des yeux bridés mais ronds, des cheveux crépus mais lisses.
Asyalı ama yine de yuvarlak gözlü, bej rengi insanlar olsun, saçları da kıvırcık ama dalgalı olsun.

voorbeelde

Peut- être qu' elle est devenue crépue, à travailler son gauche...... s' est passé la gueule au cirage
Belki de kılık değiştirip ringe çıkmış olabilir

Le macaque crépu sans pif?
Şu burunsuz şempanze mi?

Des gens couleur kaki avec des yeux bridés mais ronds, des cheveux crépus mais lisses.
Asyalı ama yine de yuvarlak gözlü, bej rengi insanlar olsun, saçları da kıvırcık ama dalgalı olsun.

Et je peux pas, sale bûcheron crépu
Elimde değil, kafasız dingiller

Tous tes abrutis de frères camés sont pas crépus et merdeux?
Senin tüm kardeşlerin kıvırcık saçlı ve bok rengi değil mi?

Voici le Lapin crépu.
Bu kıvırcık tüylü tavşancık.

Vous imaginez si la famille Philip Morris étaient une famille de crépus du Mississippi.
Philip Morris ailesinin, Misisipi'den gelmiş, Afroamerikan tarzı kıvırcık saçlı bir grup zenci olduğunu hayal etsenize.

Par exemple, les San et les Khoïkhoï d’Afrique australe ont la peau cuivrée, les cheveux crépus et un faciès mongoloïde.
Örnek olarak, güney Afrika’daki Buşman ve Hottentotların bakır renkli ciltleri, kıvırcık saçları ve Moğol ırkı tipleri vardır.

Tous tes abrutis de frères camés sont pas crépus et merdeux?
Kokain çeken bütün kardeşlerin de böyle değil mi?

D’autres tyrannisent les personnes corpulentes, petites ou aux cheveux crépus, etc., leur causant ainsi une profonde souffrance affective.
Bazıları da şişman, kısa boylu, kıvırcık saçlı ve benzeri özellikleri olan kişileri taciz ediyor ve bu da büyük bir duygusal acıya neden oluyor.

J'ai les cheveux crêpus.
Saçım kıvırcıktır.

Ce filou aux cheveux crépus qui nous faisait la tambouille
Şu sikindirik saçlı, bize yemek yapan adamı?

Les traits typiques des Noirs – peau noire, cheveux noirs et crépus, nez aplati – étaient réputés laids.
Karakteristik siyahi özellikleri (koyu renk ten, koyu ve kıvırcık saç, basık burun) ise çirkin kabul edilir oldu.

Les cheveux crépus, les cheveux de nègre.
Kıvırcık saçlar, Zenci saçları.

S'il était chauve, personne ne l'appellerait Pavrai Crépu.
Hiç saçı olmasaydı,... kimsenin ona, Fuzzy Wuzzy demezdi.

Mon camarade depuis qu'il portait la sienne qu'il avait aussi crépue et bleutée ressemblait beaucoup à son grand-oncle
Arkadaşım, kıvırttığı ve boyattığı sakalını uzattığından beri, büyükamcasına çok benziyordu.

Marie a traîné mes cheveux crépus ici.
Marie, tülerik saçlarımı görünce kolumdan tutup buraya getirdi.

Des gants blancs, crepus.
Beyaz, tüylü eldivenler.

Par ailleurs, il ya une accueillante beauté aux cheveux crépus dehors qui adorerait danser avec toi en ce moment.
Ayrıca, şu anda seninle dans etmek isteyen basit ve garip saçlı güzellik seni bekliyor.

Comme les Papous aux cheveux crépus disaient jadis...
Papua Yeni Gine'li kıvırcık saçlı Melanezyalıların dedikleri gibi:

Aveugles et sourds, les jeunes sont couverts d’une laine crépue dont seuls les coussinets des pattes et le museau sont exempts.
Kör ve sağır doğan yavrular ayak tabanları ve burunları hariç tüylerle kaplıdır.

Ce nègre avait une bonne tête rigolarde, et ses cheveux crépus étaient attachés en petites touffes avec du fil.
Bu zenci iyi huylu ve güleç yüzlüydü, saçını ince tutamlar halinde iplerle bağlamıştı.

Ce crépu voile de mort qui entourait " Le Jovi " en permanence, comme une ombre le rendait indestructible.
Makineyle kurutulmuş bu saçtan kefen, Jovi'ye daimi bir gölge oluşturuyordu, adam adeta yıkılmaz bir kaleydi.

Réunion à la maison de Shay le crépu.
Bulanık Shay'in eski yerinde buluşma var.

Mais il n'était pas crépu, pas vrai?
Evet, ama kıvırcık saçı yoktu, değil mi?