magnitude oor Turks

magnitude

/ma.ɲi.tyd/ naamwoord vroulike

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

kadir

naamwoord

büyüklük

naamwoord

C'est un ordre de magnitude, vers le haut ou vers le bas.
Bu bir büyüklük sırasıdır, aşağı ya da yukarı.

şiddet

naamwoord

Soortgelyke frases

échelle de magnitude de moment
Moment magnitüd ölçeği

magnitude absolute
salt kadir

magnitude absolue
Saltık büyüklük · saltık büyüklük

magnitude photographique
fotoğrafik parlaklık

magnitude apparente
Kadir · görünen kadir

voorbeelde

La densité de la matière obscure atteint une magnitude de plus que pour une nébuleuse similaire.
Kara-madde yoğunluğu benzer başka bir nebulaya göre... neredeyse bir kat fazla.

Sa contribution la plus notable fut de remarquer que dans le système de magnitude apparente introduit par l'astronome grec Hipparque, les étoiles de première magnitude étaient environ cent fois plus brillantes que celles de sixième magnitude.
En bilinen katkısı Yunan astronom Hipparchus tarafından tanıtılan bir yıldız büyüklüğü sistemiyle ilgilidir ki bu sisteme göre birincil derecede büyük yıldızlar, altıncı derecede büyük olan yıldızlardan yüz kat daha parlaktır.

Le centre météorologique a annoncé que le tremblement de terre avait une magnitude de 5 sur l'échelle de Richter.
Meteoroloji Merk ezi depremin Richter ölçeğinde 5. 0 olduğunu söyledi.

Magnitude et intensité
Büyüklük ve Şiddet

“ Je suis naturellement désolé pour toutes les victimes, mais pour moi il s’agit d’un tembatsu (un châtiment divin). ” L’homme politique japonais qui s’exprimait là faisait référence au tremblement de terre de magnitude 9 et au tsunami qui ont frappé son pays en mars 2011.
“Felaket kurbanları için üzülsem de bence bu Tanrı’nın verdiği bir ceza.” Japonya’nın önde gelen devlet adamlarından biri, Mart 2011’de orada yaşanan 9.0 büyüklüğündeki depremin ve tsunaminin ardından bu sözleri söyledi.

Dans l’océan Indien, un séisme de magnitude 9 déclenche une série de vagues meurtrières qui frappent 11 pays, dont des pays africains, à une distance de 5 000 kilomètres.
Hint Okyanusu’nda meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem, Afrika kıyılarına kadar yaklaşık 5.000 kilometrelik bir alanda 11 ülkeyi vuran öldürücü dalgalara yol açtı.

Ces détonations sont causées par 36 tonnes d'ammonium de nitrate et cela a pour effet de causer des tremblements de terre locaux de magnitude 1 à 2.
Bu patlamalar, yaklaşık olarak 36 ton amonyum nitratın neden olabileceği ve magnitüt değeri 1 ila 2 arası yer sarsıntıları doğuran türden patlamalardır.

Ils disaient qu’il y avait eu un tremblement de terre de magnitude 8,5 à Sumatra, qui avait déclenché le gigantesque tsunami.
Sumatra'da dev tsunamiyi tetikleyene 8,5 büyüklüğünde deprem olduğu haberini verdiler.

Plusieurs millions de tremblements de terre ont lieu chaque année, mais un grand nombre d’entre eux passent inaperçus parce qu’ils se produisent dans des régions reculées ou qu’ils sont de faible magnitude ”.
Her sene dünyada birkaç milyon deprem oluyor, ancak birçoğu ıssız bölgelerde meydana geldiğinden veya şiddeti çok düşük olduğundan fark edilmiyor.”

Magnitude 13.
12 şiddetinde.

Étant donné que la distance pour les corps célestes s'obtient à partir de la magnitude apparente, mais avec une moins bonne certitude, Abell a classifié les amas de son catalogue dans 7 groupes, basé sur la magnitudes du dixième membre le plus brillant : Groupe 1 : mag 13,3-14,0 Groupe 2 : mag 14,1-14,8 Groupe 3 : mag 14,9-15,6 Groupe 4 : mag 15,7-16,4 Groupe 5 : mag 16,5-17,2 Groupe 6 : mag 17,3-18,0 Groupe 7 : mag > 18,0 Toutefois, dans la partie Sud du catalogue, la magnitude a laissé place au décalage vers le rouge pour représenter la distance.
Abell, onuncu parlak üyenin büyüklüğüne göre "uzaklık grupları"nı yedi gruba ayırmıştır: Grup 1: mag 13,3-14,0 Grup 2: mag 14,1-14,8 Grup 3: mag 14,9-15,6 Grup 4: mag 15,7-16,4 Grup 5: mag 16,5-17,2 Grup 6: mag 17,3-18,0 Grup 7: mag > 18,0 Galaktik-Enlem: Samanyolu çevresindeki gökyüzü alanı bu çalışmanın dışında bırakılmıştır çünkü bu alandaki yıldız yoğunluğu gökada kümelerinin tanımlanmasını zorlaştırmıştır.

Magnitude a accepté gentiment.
Magnitude belki gelirim dedi.

C’est Charles Richter qui a mis au point dans les années 30 une échelle permettant de mesurer la magnitude.
Charles Richter 1930’larda depremlerin büyüklüğünü ölçmek için bir ölçek geliştirdi.

Les Pléiades du Sud (IC 2602) ont une magnitude apparente globale de 1,9 (ce qui est 70 % plus faible que les Pléiades de la constellation du Taureau), et contiennent environ 60 étoiles.
60 civarında yıldız içeren Güney Ülker'in (IC 2602) genel büyüklüğü 1,6 kadirdir ve Taurean Ülker'den %70 daha sönüktür.

Los Angeles: une secousse de dix secondes d’une magnitude de 6,6 a fait s’effondrer cette portion d’autoroute.
On saniye süren 6,6 magnitüdlük bir sarsıntı Los Angeles’teki bir otoyolun bu kısmını çökertti

La plus brillante des quatre étoiles est Theta1 Orionis C (en), avec une magnitude apparente de 5,13.
Dört yıldızın en parlak olanı 5,13 kadir büyüklüğüyle C bileşeni yani Teta1 Orionis C'dir.

Magnitude.
Büyüklük.

La découverte a nécessité l'exploitation du télescope spatial Hubble, car avec une magnitude apparente d'environ 27, l'objet est trop faible pour être détecté par l'immense majorité des télescopes à l'exception des plus puissants.
Keşfi yapabilmek için Hubble Uzay Teleskobu şarttı, çünkü görünür kadri 26 kadar olan bu cisimler, en güçlü teleskoplar dışındakilerce gözlemlenemeyecek kadar sönüktür.

Quel est votre plan pour une tempête de cette magnitude?
Bu boyutta bir felaket için acil durum planın ne?

Le catalogue indiquait toutefois sa magnitude, ses coordonnées et les caractéristiques de son spectre.
Ancak katalogda ebadı, koordinatları ve spektral tipi yazıyordu.

Quelques séismes d’une magnitude supérieure ou égale à 7,0 survenus entre janvier et mai.
Ocak ve mayıs ayları arasında meydana gelen, büyüklüğü 7,0 ve üzeri bazı depremler

Les gens comprennent que le sens est important, mais ils n'en mesurent pas la magnitude de son importance, et à quel point c'est important.
Yani insanlar anlamın etkisini biliyorlar, sadece bu etkinin büyüklüğünü bilmiyorlar, ne derecede etkili olabileceğini bilmiyorlar.

La magnitude et l'amplitude du champ augmentent au moment du saut.
Sıçradığı sırada alanın büyüklüğü ve genişliği artmış.

On mesure la gravité d’un séisme à sa magnitude et à son intensité.
Bir depremin ciddiyeti onun büyüklüğü (magnitüdü) ya da şiddetiyle ölçülür.

Personne ne s’attendait au tremblement de terre d’une magnitude de 7,5 qui, le 28 juin 1992, a frappé une région peu habitée proche de Landers, dans le désert Mojave (sud de la Californie).
Böylece, 28 Haziran 1992’de güney Kaliforniya’nın Mojave çölünde Landers yakınlarında nüfus yoğunluğunun az olduğu bir bölgede hiç kimse magnitüdü 7,5 olan bir sarsıntı beklemiyordu.