onde oor Turks

onde

/ɔ̃de/, /ɔ̃d/ naamwoord vroulike

Eau de ... , qui se déplace faisant des rides. ''(Sens général)''

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

dalga

naamwoord

Le conduit auditif envoie les ondes sonores jusqu'au tympan.
Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.

Dalga

propagation d’une perturbation

Le conduit auditif envoie les ondes sonores jusqu'au tympan.
Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.

su

naamwoord

Un caillou jeté dans un étang provoque des ondes concentriques.
Bir çakıl taşını suya atarsan küçük dalgacıklar elde edersin.

çalkantı

sular

verb noun

Un caillou jeté dans un étang provoque des ondes concentriques.
Bir çakıl taşını suya atarsan küçük dalgacıklar elde edersin.

Onde

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

Dalga

Le conduit auditif envoie les ondes sonores jusqu'au tympan.
Kulak yolu ses dalgalarını kulak zarına iletir.

Soortgelyke frases

spectre de micro-ondes
ufakdalga izgesi

onde électromagnétique
elektromanyetik dalga · elektromanyetik ışınım

onde à front raide
ani dalga

Micro-onde
Mikrodalga

micro-ondes
mikrodalga fırın

onde stationnaire
durur dalga

phase d'une onde
dalga evresi

four micro-ondes
mikrodalga fırın

micro ondes
mikro dalga · mikrodalga

voorbeelde

J'ai empêché un type de partir avec un micro-onde non payé.
Bir adamın, ödemediği mikrodalga fırınla çıkmasını engelledim.

L'experte interdimensionnelle a perçu de mauvaises ondes.
Lorne'un boyutsal kapı uzmanı ciddi anlamda kötü titreşimler aldı.

La bande 2,4 GHz est problématique, car elle ne comporte que trois canaux non superposés, généralement des niveaux de bruit élevés provenant de réseaux interférents proches, et des interférences provenant d'autres appareils (micro-ondes, par exemple), ce qui contribue à créer un environnement RF complexe et bruyant.
2,4 GHz bandı, çakışmayan yalnızca 3 kanal bulunduğu, genellikle yakındaki ağlardan gelen yüksek düzeylerde gürültünün yanı sıra diğer cihazlardan (örneğin mikrodalga fırınlar) gelen ek parazitler olduğu, dolayısıyla gürültülü ve karmaşık bir RF ortamına sahip olduğu için bağlantı açısından sorunludur.

Une onde gravitationnelle?
Yerçekimi dalgası mı?

Il émet des ondes de haute fréquence.
Tekrar iletişime geçti.

Absolument, c'est pourquoi je dis que nous sommes tout les deux sur la même longueur d'onde.
Kesinlikle, işte bu yüzden aynı şeyi düşündüğümüzü söylüyorum.

Les sentiments dégagés surviennent lorsque quelque chose est provoqué par une variation particulière dans la fréquence et l'énergie des ondes lumineuses.
İlham verdikleri duygular ışık dalgalarının frekans ve enerjisindeki belli bir değişimin içinizdeki bir şeyi tetiklemesiyle oluşur.

— Alors, ce signal émet des ondes sonores que les ténébrides n’aiment pas, c’est ça ?
“Yani, elindeki verici, karanlık karalarının hoşuna gitmeyen ses dalgaları yayıyor, öyle mi?”

Je... je ne crois pas que vous êtes sur la même longueur d' onde
Yoksa Josh için yeterince iyi değil miyim?Ben... sadece... birbirinize yakışacağınızı sanmıyorum

Ça explique les ondes sismiques.
Sismik hareketliliği de açıklıyor.

Donc, dans un sens, le sommeil profond et les ondes delta sont finalement un repère en termes de jeunesse biologique.
Yani bir bakıma, derin uyku ve delta dalgaları aslında biyolojik gençliğin bir nişanıdır.

Il semble vous étiez sur la même longueur d'onde.
Görünüşe göre birbirinize uygunsunuz.

Je crois que vous n'en êtes pas sur la même longueur d'onde.
Konuşma tarzı senin gibi düşünmediğini gösteriyordu.

Ils ne veulent pas subir l'onde de choc de la nova.
Nova şok dalgası geldiğinde burada olmak istemiyorlar.

On passe à travers différents nœuds de l'onde, qui vient de là.
Dalganın değişik titreşimlerinden geçiyoruz.

Aucune onde dans la douche.
Duşta veya başka bir yerde EMF bir şey bulamadı.

Je croyais que tu étais sur la même longueur d'onde!
Sen de istiyorsun sanmıştım.

Je ne veux pas être un mec curieux, mais les ondes volent comme les frères Wright, entre vous deux.
Burnumu sokmak istemiyorum ama aranızda Wright kardeşler gibi kıvılcımlar uçuşuyor.

Ses ondes delta indiquent qu'il est inconscient dans l'environnement virtuel.
Delta dalgaları algılıyorum, bu da sanal çevrede baygın olduğu anlamına geliyor.

La simulation suggère que les anomalies se produisent à l'intersection des ondes.
Bu benzetim dalgaların kesiştiği yerlerdeki... meydana gelen anomalileri gösteriyor.

Dans l’appareil digestif, les hormones thyroïdiennes accélèrent la sécrétion des sucs digestifs et augmentent les ondes de contractions musculaires (péristaltisme).
Tiroit hormonları mide-bağırsak kanalında sindirim sıvılarının salgılanmasını hızlandırır, ayrıca bu kanaldaki kasların ritmik ve dalga şeklinde kasılmasını (peristalsis) da artırır.

Réparez le canon à ondes!
Derhal silahın onarımına geçin!

Comme un four à micro-ondes?
Tıpkı mikrodalga fırın gibi.

Ce sont des satellites permettant de scruter le ciel... non à l'aide de la lumière visible ou des ondes radio... mais à l'aide de rayons X.
uydular gökyüzünü incelemek için fırlatıldı fakat sıradan gün ışığında veya radyo dalgalarıyla değil, x ışınlarıyla.

Les ondes cérébrales deviennent très irrégulières.
Beyin dalga şablonları giderek düzensizleşiyor.