rond-point oor Turks

rond-point

/ʁɔ̃.pwɛ̃/ naamwoord manlike

Aire ronde et large, généralement à la fin d'une route, permettant aux véhicules de tourner plus facilement.

Vertalings in die woordeboek Frans - Turks

alan

adjective noun

dolambaçlı

Je suis au rond-point de County Park.
Şehir Parkı'ndaki dolambaçlı yoldayım.

meydan

naamwoord

saha

naamwoord

voorbeelde

Je suis au rond-point de County Park.
Şehir Parkı'ndaki dolambaçlı yoldayım.

Vous êtes toujours dans le rond-point.
Hala dönüyorsun.

Le taxi semblait tourner autour du même rond-point depuis une éternité.
Bindiğim taksi minyatür bir sonsuzluk boyunca aynı kavşakta dönüp duruyor gibiydi.

Alors vos informations vous mèneront au 1, rond point de l'Observatoire ( résidence du Vice-Président )
Sonra korumalar sizi Başkan Yardımcısı Köşkü'ne getirecek.

Les rond- points sont bien meilleurs.
Döner kavşaklar çok daha iyi.

De petits ronds-points commencent à apparaître.
Küçük dönerkavşaklar gözükmeye başladı.

Sans circulation, sans ronds-points.
Tek farkı yokuşların, kavşakların ve trafiğin olmaması.

De petits ronds- points commencent à apparaître.
Küçük dönerkavşaklar gözükmeye başladı.

Il a appelé d'une cabine au rond point de Dupont.
Arama, Dupont Meydanındaki bir ankesörlü telefondan yapıldı.

Sous le rond-point, ça a marché.
Daha önce kavanozları kırmıştı.

Ou je me retrouverai à tourner autour du rond-point.
En sonunda kendimi yine aynı yollardan geçerken bulacağım.

Café du Rond-point, place Magenta.
Magenta'da Round-point Barı.

Le sénateur avait promis un rond point devant le Flunch.
Yıllar önce Senatör, Arby's'in önünden bir sola dönüş şeridi sözü verdi.

Les ronds-points sont à la fois plus sûrs et plus efficaces que les intersections à quatre voies.
Dönel kavşaklar dört yollu kavşaklardan daha güvenli ve verimlidir.

Je suis au rond- point de County Park
Şehir Park' ındaki dolambaşIı yoldayım

L’autobus était à l’arrêt sur le rond-point depuis dix minutes mais Nicole n’avait pas bougé
Taşıt meydanda on dakikadır park etmiş durumdaydı, fakat Nicole hâlâ inmemişti.

une boutique du rond-point Dupont.
Dupont Circle'da bir dükkândaymış.

Si ça se trouve, c'est un être magique, comme ceux sous le rond-point.
Şu taşa dönen perilerden biri olabilir.

Milton Keynes est plein de ronds-points.
Milton Keynes'de birçok kavşak var.

Allez au rond-point...
Kavşağa kadar gider...

Vous vivez près du rond-point Dupont?
Dupont Circle'a yakın oturuyorsun, değil mi?

Il a posé la caisse de sa grand-mère sur un rond-point.
Babaannesinin arabasını çalmış ve kavşakta arabayı vurmuş.

Ou je me retrouverai à tourner autour du rond- point
En sonunda kendimi yine aynı yollardan geçerken bulacağım

J'ai vécu trop d'années sur ce rond-point près de l'aéroport.
Bu kadar yıldır, havaalanına yakın bir kavşakta oturuyorum ve Roma'da yaşadığımı hiç hissedemedim.

La maison est pourtant Ie rond-point des célibataires...
Evleri sürekli bekarlarla dolu...