fısıldamak oor Bulgaars

fısıldamak

Vertalings in die woordeboek Turks - Bulgaars

шепна

[ ше́пна ]
Verbpf
Ben de fısıldamak istiyorum.
Искам и аз да си шепна с вас.
Dbnary: Wiktionary as Linguistic Linked Open Data

нашепвам

Dbnary: Wiktionary as Linguistic Linked Open Data

шептя

[ шептя́ ]
Verbimpf
Dbnary: Wiktionary as Linguistic Linked Open Data

Geskatte vertalings

Vertoon algoritmies gegenereerde vertalings

voorbeelde

Advanced filtering
Fısıldamak zorunda değilsin.
Няма нужда да шептим.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Artık karanlıkta saklanmak yok, onun ismini fısıldamak yok.
Повече не трябва да се крием в тъмното и да казваме името му с шепот.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ama Stefan'ın kulağına fısıldamak için eğildiğimde açlığım kabardı.
Но когато се наведох да прошепна в на Стефан ухото гладът не надигна.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Tek yapmanız gereken fısıldamak ve biz her şeyi duyarız.
Всичко, което трябва да направиш е да шепнеш, а ние ще те чуем.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
İletişim kurma yöntemimde zor bir engel varsa o da bazen bağırmak ve bazen de bir aşk ya da minnet kelimesini fısıldamak istememdir.
Едно от най-трудните ми препятствия за начина ми на общуване е, че понякога искам да крещя, а друг път просто да шепна, думи за любов или благодарност.ted2019 ted2019
Sıkıntılarını arkadaş kulağına fısıldamak gibidir.
Все едно да разказваш проблемите си на приятелско ухо.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
O kadar acıdı ki, fısıldamak zorunda kaldı, konuşamadı.
Толкова я болеше, че не можеше да говори, а шепнеше.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fısıldamak için eğildiğinde dudaklarını kulak mememin arkasına dayadığını.
Че преди да прошепнеш нещо, стискаш с устни мекото на ухото.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ev sahibi bir defa daha tereddüt ederek misafirlerine döndü ve fısıldamak üzere onlara doğru eğildi.
Домакинът отново се спря, обърка се към гостите си, наклони се към тях и зашепна:Literature Literature
Çünkü fısıldamak zorundayım, tamam mı?
Защото трябва, ясно?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fısıldamak zorunda değilsin.
И няма нужда да шепнеш.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Tek yapman gereken fısıldamak.
Трябва да шепнеш.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fısıldamak zorundayız.
Трябва да шепнем.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fısıldamak diye bir şey duymadın mı?
Запознат ли си с шепненето?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fısıldamak mı istiyorsun?Hayır, hayır
Сега искаш ли да шепнеш?opensubtitles2 opensubtitles2
Artık fısıldamak yok.
" Няма повече криене. "OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Hey, biliyor musun, artık fısıldamak zorunda değiliz
Хей, знаеш ли, не трябва да шепнем повечеopensubtitles2 opensubtitles2
Yaptığım tek şey çadırına yaklaşıp, adını fısıldamaktı.
Само се промъкнах до палатката и шепнех името й.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ancak hâlâ fısıldamak için cesaret topluyordum.
Събирам сили и шепна.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Fısıldamak mı istiyorsun?
Сега искаш ли да шепнеш?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Yapmam gereken tek şey fısıldamaktı...
„Трябваше само да ги прошепна...“Literature Literature
Yıllarca, gecenin karanlığında toplanmak, ilahileri fısıldamak ve alkış yerine ellerimizi ovuşturmak zorundaydık.
През цялото това време трябваше да се срещаме на тъмно през нощта, като шептяхме песни на Царството и триехме ръцете си една в друга за аплодисменти.jw2019 jw2019
Artık fısıldamak zorunda değiliz, biliyorsun.
Хей, знаеш ли, не трябва да шепнем повече.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Ne yapmalıydım, fısıldamak mı?
Какво трябваше да направя, шепот?OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
Tamam, fısıldamak zorunda değilsin.
Добре, не е нужно да продължаваш да шепнеш.OpenSubtitles2018.v3 OpenSubtitles2018.v3
34 sinne gevind in 7 ms. Hulle kom uit baie bronne en word nie nagegaan nie.