yavrum oor Engels

yavrum

naamwoord

Vertalings in die woordeboek Turks - Engels

sonny

naamwoord

Şimdi orada otur da bunu bir düşün yavrum.
Now you just sit there and think about it, sonny.

darling

adjective noun

Paraya ihtiyacın varsa bir iş bul yavrum.
If you need money, get a job, darling.

honey

adjective verb noun

Ama bir erkeği ters çevirirsen, yavrum karşında bir seçim olur.
You turn a man upside down, honey, you get a choice.

Soortgelyke frases

yavru geyik
fawn

bebek, yavru, bala
baby

yavru horoz.
cockerel

köpekbalığı yavrusu
pup

istiridye yavrusu
seed oyster

kedi yavrusu
catling · kitten · kittie · kitty

Haydi uyu!, Uyu yavrum!
Hushaby!

kuş yavruları, kuluçkaya yatmak, kürt yatmak, arpacı kumrusu gibi düşünmek, kara kara düşünmek, kuşatmak, sarmak
brood

voorbeelde

Annenin yeni arkadaşını sevdin mi, yavrum?
You like Mama's new friend, baby girl?

O rozetle ne yaptığını sanıyorsun sen, yavrum?
Now what the hell do you think you're doing with that tin star, boy?

Ne buldun yavrum?
Hey, what you got, mama?

Yavrum, hemen dur!
Darling!

Vay yavrum vay.
Boy, oh, boy.

“O zaman zili çalsana, yavrum.”
“Ring the bell for him, then, my child.”

"""Dinle yavrum, Madam Rosa çok hasta."""
"""Momo, my boy, Madame Rosa is a very sick woman."""

" Bak yavrum, hepimiz orman kanununa göre yaşıyoruz... "
We all live by the law of the jungle... "

"""Evet, yavrum, Miss Granger'ın bizi terk edeceğini gerçekten de görmüştüm."
“Yes, my dear, I did indeed know that Miss Granger would be leaving us.

Dj deli gibi çalıyor, arka tarafta Tardis fotoğraf kulübesi var ve hey yavrum, yemeklere gel.
The deejay's on fire, there's a Tardis photo booth in the back room, and, my God, the food!

"""Yavrum, kocan hakkında iyi fikirlerin desem - bu ifadeye de itirazın olur mu canım?"""
'My child, your favourable opinion, then, of your husband — you don't object to that phrase, darling?'

# Ninni benim yavruma ninni... #
# Mama's gonna buy you a mockingbird... #

Yavrum, gittiğin yerler ve birlikte olduğun kişiler hakkında yalan söyledin.
Baby, you been lying about where you been going and who you been with.

Kokain bulundurma ağır bir suç, yavrum.
That's a felony, baby doll.

Yavrukurt, yavrum benim!
Tenderfoot, my foot!

Son köpek yavrun da elinden alınmış gibi görünüyorsun.
You look like you just had to put down your last puppy.

Hadi yavrum.
Come on, baby.

Kaleye hoşgeldin yavrum!
[ Inmate ] Welcome to the castle, baby!

Evet Jay yavrum.
Yeah, Jay boy.

Sana nasıl hasret kalmışım, yavrum, Çiğdemim.
I missed you so much, Cigdem!

İki yavrumu da.
Both my babies.

Üzgünüm yavrum.
I'm sorry, kitten.

Göster bakayım yavrum.
Show me, child.

Lâkin senin gibi pek genç bir insan için eski bir kilise pek sönük, pek sıkıcı bir yerdir, yavrum
‘But an old church is a dull and gloomy place for one so young as you, my child.’

Sonra görüşürüz yavrum.
See you later, biatch.