Sessiz oor Portugees

Sessiz

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

Silencioso

Sessiz bir davranış, heybetli bir konuşmadan daha değerlidir.
Vale mais um acto silencioso do que um discurso impressionante.

Ativar Mudo

Desativar Som

sessiz

adjektief

Mizaç olarak az konuşma eğilimli olan.

Vertalings in die woordeboek Turks - Portugees

silencioso

adjektief manlike

Ses veya gürültüden yoksun.

Sessiz bir davranış, heybetli bir konuşmadan daha değerlidir.
Vale mais um acto silencioso do que um discurso impressionante.

quieto

adjektief manlike

Ben konuşurken lütfen sessiz ol ve beni dinle.
Quando eu estiver falando, você fica quieto e ouça.

calmo

adjektief manlike

Ben bu yıl sessiz bir plaj bulmayı umuyorum; kalabalık plajlardan zaten bıktım.
Tomara que eu encontre uma praia mais calma este ano. Já estou farto de praias lotadas.

consoante · calado · taciturno

voorbeelde

Sessizce, gizlice gidin.
Silenciosos, sigilosos.

Sessiz olun.
Silêncio.

Sessiz ve görünmez bir katil.
Um matador silencioso e freqüentemente invisível.

Menion sessizce cevabını bekledi, neden sonra Druid konuştuğunu fark edip ona döndü.
Menion esperou em silêncio e afinal o Druida percebeu que ele falara; então, se voltou para ele

Norton' un sessizce gitmeye hiç niyeti yoktu
Norton não tinha a intenção de ir tão quieto

Biraz sessiz olun
Meninos, silencioso, o resto é suicídio para este grupo

Sessizce.
Silenciosamente.

Herkez sessiz olsun.
Fiquem calmos!

Eğer sessiz kalırsan, yazının hayal ürünü olduğuna karar vereceğiz... bir kısmı veya hepsi birden, ve bu böylece kalacak..
Se permanecer em silêncio, então quer dizer que a matéria é falsa, seja parcialmente ou totalmente.

O Tyler cinayetinde suçu tuttukları haydudun üzerine yıkmaları konusunda sessiz kalmam için uzattığın kanlı para.
É dinheiro sujo, para me calar sobre seus pais acusando o matador deles pela morte de Tyler.

Sessiz olun, başlıyor.
Aqui está.

Sessiz ol ufaklık.
Silêncio, garoto.

Genelde sessiz sinema oynayarak anlaşıyoruz..
Agora é momento onde começamos com as mímicas.

Sessiz olun!
Quietos!

Yanıt vermedi, ama sanki bir şeyi dinliyormuşçasına kıpırdamadan ve sessizce durdu.
Ele não disse nada, mas ficou quieto, como se estivesse ouvindo, e eu também fiquei em silêncio.

Karai akımı hakkında yazar Leon Nemoy şunları yazıyor: “Talmud kuramsal olarak yasaklanmış durumda kalırken, Talmud’la ilgili birçok malzeme, Karailerin kanun uygulamalarına ve göreneklerine sessizce dahil edildi.”
Leon Nemoy, escritor sobre o movimento caraíta, escreve: “Embora o Talmude permanecesse teoricamente banido, muita coisa dele foi disfarçadamente incorporada nos costumes caraítas e na sua prática da lei.”

Tıpkı buna benzeyen 50 hikaye daha anlatabilirim size, bunların hepsinde aldığım mesaj benim sessiz ve içe dönük halim olması gerektiği gibi değil ve daha dışa dönük olmak için çaba göstermeliyim.
Poderia ter-vos contado 50 outras parecidas -- todas as vezes que tive a noção que, de alguma forma, a minha maneira de ser silenciosa e introvertida não era necessariamente a certa a ter, que deveria tentar ser mais extrovertida.

Sessiz ol.
Deite-se.

Ters durum sessiz parti.
Contramedidas é a festa silenciosa.

Sessiz konuşalım, tükürmeden konuşalım falan mı?
O senhor pode falar sem cuspir?

Pek arkadaşı yokmuş, sessiz sakin biriymiş.
Sem muitos amigos, ficava na dele.

"""Ben onunla ilgilenirim, biliyorsun,"" dedi Roger sonunda sessizce."
— Eu tomarei conta dela, você sabe — disse Roger serenamente, por fim. — Você sabe disso, não é?

Annemin sessiz dudakları bana bir dilek tutmamı söylüyor.
Os lábios sem som da minha mãe me dizem para pensar num desejo.

“Dinlenmek nedir bilmez.” dedi sessizce gülümseyerek, kaşlarının arasında bir çizgi belirdi.
"""Ele nunca descansa"", sorriu silenciosamente, uma ruga entre as sobrancelhas."

Sessiz olup tetikte bekleyin.
Não faça nenhum barulho e ficar alerta.